Kadın, Gebelik, Yemek Tarifleri, Güzellik ve Bakım

1 – 6 Yaş Arası Oyun Çağı

  • 02 Eylül 2010
  • 3.502 kez görüntülendi.
1 – 6 Yaş Arası Oyun Çağı

Bir Yaşından Sonraki Gelişme: Her çocuğun gelişmesi birbirine uymaz. Beş çocuğu bir araya getirsek her birinin bedensel ve ruhsal gelişmesi birbirine uymaz ve çok farklılıklar gösterir. Her çocuğun anne ve babasından aldığı özellikler başka başkadır. Kalıtım ve çevre şartları çocukların farklı gelişmesinde etkendir.

1- Kalıtım: Anne ve babanın bedensel ve ruhsal yapıları çocuklarına intikal eder. Hangi özelliklerin geçeceğini öncede,n kestirmek mümkün değildir.

2- Çevre Faktörleri: Bunların başında ekonomik faktörler gelir. İyi beslenen bir çocukla, normal beslenemeyen çocuk arasında çok fark vardır. Birinin boyu, kilosu ve kemik yapısı yerindedir, öteki cansız ve cılızdır ve ruhsal gelişmesinde durgunluk görülür.

oyun çağı

BEDENSEL GELİŞME: Süt çocukluğu çağında çok hızlı gelişen çocuk, oyun çağında bu hızı kaybeder. Bir yaşından sonra ayaklanmaya başlar. Kendi gücüyle yerden kalkar ve ilk adımlarını atar. Çocuğun yürümesi, bir ve bir buçuk yaş arası tamamlanır. Yürüme öğretilmez, vakti saati gelince çocuğun kendisi yürür, hiçbir yardımcı alet tavsiye edilmez. Her aile çocuğunun erken yürümesini ister, bununla da övünürler. Çocuğun vücut yapısı ve bedensel gelişmesi için yürümeyi öğrenme devresinin yavaş olması ve çocuğun zorlanmaması gerekir.

Yürümeyi yeni öğrenen çocuk, ayağa kalkınca ve uzun süre ayakta kalırsa bir yere tutunsa bile omurgaları yorulur. Çocuğun hoşuna giderse, bir yardımcı malzeme alınabilir. Fakat yedi sekiz aylık çocuğu bu tip malzemelerle zorlamak tehlike doğurabilir. Her şeyi karıştırmak, bu yaştaki çocuğun en büyük zevkidir. Bazen takılır, düşer, dengesini kaybeder. Birkaç gün düşme korkusuna kapılır sonra unutur. Gene de yürümeye çabalar, artık canının yandığını anlamaya başlamıştır. Kendini korumak için gerekli tedbirleri almaya dikkat eder. İki yaşma doğru çocuğun hareketlerinde bir düzen göze çarpar. El becerileri artar. Boy, senede 8 cm. kadar artar. İki yaşından sonra ortalama kilo şu formülle bulunur:

ortalama kilo: yaşx2+8

Meselâ 3 yaşında bir çocuk için, 3×2+8=14 şeklinde hesaplanır.

■ Ortalama boy formülü ise şöyledir:

Boy=Yaşx5+80

Buna da misal 3 yaşındaki çocuk için 3×5+80=95 gibi.

2 yaşından sonra vücut kaslarını kuvvetlendirmek, çocuğu meşgul etmek ve enerjisini harcamak için 3 tekerli bir bisiklet tavsiye edilir.

Baş Gelişmesi: Kafatası gelişmesi beyin gelişmesine paralel olarak ilerler. Baş çevresi 2 yaşında 48 cm., 3 yaşında 49 cm., 6 yaşında 51 cm. kadardır.

Göğüs Çevresi: Göğüs kafesi de akciğerler ve kalbin gelişmesine uyar. Göğüs 2 yaşında 48 cm., 4 yaşında 52, 6 yaşında 55 cm. kadardır.

Kemikler: Kıkırdak dokusunun devamlı kemikleşmesiyle kemikler uzunluğuna ve genişliğine büyür. Bazı röntgen tetkikleriyle çocuğun yaşıyla, kemiklerin gelişme yaşları tespit edilir. Bu yola bilimsel amaçlar için başvurulur.

Kaslar: Kaslar, vücudun hareketlerini temin eden organlardır. Kasların gelişmesi, sinir sisteminin gelişmesiyle paralel gider.

Dişler: Bir yaşlarında sekiz-on adet olan dişler 2-2,5 yaşlarına doğru 20’ye ulaşarak süt dişleri tamamlanmış olur. 5-6 yaşlarından sonra süt dişleri düşmeye başlar. 10-12 yaşlarına kadar kalıcı dişler tamamlanır.

Duyu Organları: Oyun çocuğunun 5 duyu organı, yetişkin çağdaki olgunluğa erişir.

Hareket Gelişimi: 2 yaşındaki çocuk koşabilir ve koşmayı sever. 2-3 yaşlarında atlamayı öğrenir. El becerileri artar. Yemeğini dökmeden yiyebilir ve makasla bir şeyler kesebilir. 4-6 yaşlarında hareketler daha düzenlidir. Kalemi iyice tutmasını, kâğıda bir şeyler karalamasını öğrenebilir. Daireler çizebilir, hatta resim bile yapabilir. Sağ ve sol elini ahenkli kullanabilir.

DUYUSAL GELİŞME: İki yaşındaki bir çocukta kıskanma duygusu hakimdir. Bu normaldir. Diğer taraftan korkma, nefret etme, acıma ve neşe duyguları oluşmuştur.

Dört yaşlarında iken oyuncaklarını bir başkasıyla paylaşır hale gelebilir.

SOSYAL GELİŞİM: Çocuğun başkalarıyla bir arada yaşayabilme yeteneği, 4 yaşlarında gelişir. Daima huysuz, huzursuz, beraber olma yeteneği geri kalan çocuklara okul öncesi eğitim, kreşler ve çocuk yuvaları tavsiye edilir. Orada bu işin uzmanları olan pedagoglar tarafından eğitilirler.

4-6 yaşlarında konuşmayı iyice öğrenen çocuk, etrafım devamlı soru yağmuruna tutar. Hayali oyunlar, hayali arkadaşlar edinir. Oyuncaklarıyla ve hayali arkadaşlarıyla konuşur. Grup oyunlarına katılır, arkadaşlarıyla geçinme yeteneği kazanır.

Akıl ve Dil Gelişmesi: Akıl ve dil gelişmesi için duyu organlarının normal çalışması gerekir. Gözün, kulağın, dilin, tam faaliyette olması ve bütün işlevlerini yapabilme durumunda olması gereklidir. Dil ve aklî gelişim her çocukta bir değildir. Burada çevre ve sosyo-ekonomik durum çok önemli rol oynar.

Bir iki yaş arası söyleneni anlamaya başlayan çocuk, iki yaşlarında düzgün konuşmasını, üç dört kelimelik cümleler kurmasını bilir. 2 yaşlarında zekâ hızla gelişir. Çevreye büyük ilgi duyar.

3 yaşlarında çocuk için, önemli olan kendisidir. Egoisttir, canlı ve cansızı ayıramaz. Ateşe dokunmaz, ateşin yaktığını canının acıdığım daha önceki deneyimleriyle öğrenmiştir. 5-6 kelimelik cümleler kurar. Kız mı, oğlan mı olduğunun farkındadır. Karanlıktan korkar.

4  yaşlarında 10 kelimelik cümleler kurabilir. Sorduğu soruların cinsleri artar ve daha mantıklıdır.

5 yaşlarındaki çocuk 15-16 kelimelik cümlelerle her şeyi anlatabilir. Biraz uysaldır, ev halkına yardımdan hoşlanır. Kelime hazinesi artar. Oyunu sever, müzik dinleyebilir ve televizyon takip edebilir.

6 yaşlarında okul hevesi başlamıştır. Çanta, kalem, defter, kitap ister. Harfleri yazmasını sayı saymasını bazı paraları tanımayı öğrenebilir. Spora karşı ilgi başlar.

Konuşma: Bazı çocuklar erken, bazı çocuklar geç konuşabilir. Konuşma becerisi zekâ ile paralel gitmez. Bir yaşlarından sonra yavaş yavaş konuşmaya başlayan çocuğun ilk kelimeleri anne, baba, dede, su, mama gibi kolayca söylenebilen bir iki hecelik kelimelerdir. Konuşma becerisinde kalıtımın önemli rolü vardır.

Bazı ailenin çocukları geç konuşabilir, bazı ailenin çocukları ise 9 aylıktan sonra bu işi becerebilir.

Kızlar, erkek çocuklardan daha çabuk konuşmayı öğrenirler. Konuşmada aile çevresinin rolü de küçümsenemez. Çocuklarla kısa ve anlaşılması kolay cümleler kullanılarak tane tane ve yavaş yavaş konuşulmalıdır.

Çocuk hiçbir zaman konuşmaya zorlanmamalıdır. Çocuğun kullandığı yanlış kelimeler eğlence ve oyuna getirilerek düzeltilmelidir.

Konuşma kusurları şunlardır:

1- Bazı harfleri iyice çıkaramazlar. Yerine başkasını kullanırlar. Bunların başında R harfi gelir. Ekseriye Y şeklinde kullanırlar. Meselâ armut diyecek yerde aymut derler. Bu kusur bazen hayat boyu gider. Buna bir doktor arkadaşımızın hanımında rastladım.

2- Kekemelik 4 yaşlarında görülür. Nedeni bazen kıskançlık bazen aileden birine özentidir. Piskoterapik tedaviyle çok kere kalıcı olmaz.

3- Bazı çocuklar 3 yaşlarını geçtiği hâlde normal konuşamaz. Bunların tıbbî olarak tetkiki gereklidir.

EGITIM VE TERBİYE:

Rahmetli hocalarımızdan biri “çocuk beşiğe düşer, eğitim ye terbiye başlar” derdi. Bu düşünce bugün de geçerlidir. Alışkanlıklar kötü ve iyi davranışlar hep küçük yaşlarda edinilir.

1- İstemli Kaka Yapma Eğitimi:

Çocuklarda temizlik eğitimine çok önem verilmelidir. Süt çocuğu ve oyun çağındaki çocukların altı kirlendiğinde çocuk çok huysuzlaşır. Bu kirliliğe karşı ilk reaksiyondur. 2 yaşlarından sonra eli kirlenen bir çocuk annesine koşar ve elini gösterir. Bir, iki yaşlar arası çocuk ayaklandığı, oturabildiği ve anlayabildiği zaman, anne çocuğun kakasını oturağa yapmasını ister. Bu öğretim çok kolay olmaz, özel bir yumuşaklıkla kakasını oturağa yapması onun anlayabileceği şekilde çocuktan istenir. Çocuk bu isteğe uyarsa ödüllendirilir.

Bazı anneler çok acelecidir. Hemen çocuğun birkaç günde bu işe alışmasını ister. Sağlık, düzen ve temizlik hastası olan anne çok sertleşebilir.

Oturağa oturan bir çocuğa etrafındakiler neşe ve sevgi ile bakarsa çocuk onları memnun etmek için kaka yapmayı bir hüner sayar ve böylece alışır. Korkutarak “seni yakarım, pencereden atarım, hav havlara veririm, seni sevmem” gibi sözler karşımıza başarısız, huysuz bir çocuk çıkarır.

Bazen de korkarak kakasını tutar, bu şekilde de kabızlık problem olur. Çocuk gene huysuzlaşır. Aileye yayılan durum, her kafadan bir ses çıkmasına sebep olur. Herkes kendi deneyimlerinden faydalanmasını ister. Bu defada işler çığrından çıkar.

Çocuklarda tuvalete gitmeyi, dolayısıyla oturak kullanmayı, eğlenceli hâle getirmek, olumlu bir neticeye ulaşmaya yardım eder. Çocuğu türlü yollarla kaka ve idrar yapmayı haber vermeye alıştırmak, çocuğa sevdiği yönde, yaklaşımlarda bulunmak, ödüllendirmek, olayı oyun gibi değerlendirmesini, ilginç bulmasını sağlamak, sabırla ulaşılabilecek hususlardır.

Bu gayretler, bazen 4 yaşma kadar sürer. Çocuk bu alışkanlığı kazandıktan sonra anne de pis kokulu paketlerden ve bezlerden kurtulmuş olur.

2- Yemek Eğitimi:

Önemli eğitimlerden birisi de yemek yeme eğitimidir. Çocuk, hastalık haricinde yemekten kaçındı mı, aile huzursuz olur ve endişeye kapılırlar. Bu normal karşılanmalıdır. Fakat sağlıklı bir çocuk zamanında acıkınca mutlaka yemeğini yer. Anneler devamlı, çocukların çok yemesini ister ve üzerine çok düşüldüğünde çocuk yemek yemez. Yemek zamanları, anne ve çocuk için eziyet olur. Annenin ısrarı etkisizdir.

Çocuk hasta değilse, acıkınca mutlaka yemeğini yer. Bunun böyle bilinmesi ve akıllara yerleştirilmesi lâzımdır.

Sofrada yemeğini yemeyen çocuğa ısrar edilmemelidir. İsteyinceye kadar hiçbir şey verilmemelidir. Hatta ikinci öğüne kadar istese de yine verilmemelidir. Bu etkili bir ceza sayılır. Bir öğün yemek yemeyen çocuğa hiçbir şey olmaz. Çocuğun kötü huylar edinmesine ve aileyi oynatmasına izin verilmez.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ