Gebelik Ve Anestezi
GEBELİK VE ANESTEZİ
Gebelerde, gebelikle ilişkili olmayan akut apandisit, mide delinmesi, barsak tıkanması gibi acil müdahale gerektiren hastalık halleri; trafik kazası, düşmeler gibi travmalara bağlı yaralanmaların tedavisi; istenmeyen gebeliğin sonlandırılması ya da gebeliğin normal doğum veya sezeryanla sonlandırılması için anestezi uygulanabilir.
Gebelerde anestezi uygulanırken nelere dikkat edilir?
Gebelerde, gebeliğe bağlı olarak bazı fizyolojik değişiklikler meydana gelir.
(Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde rahimin baskısı ile diafragma yukarı kalkar, göğüs ön*arka çapı artar, karın solunumu yerine göğüs solunumu hâkim olmaya başlar. Solunum sayısı sıklaşır. Sırtüstü yatar pozisyonda rahimin ana toplardamara baskısı nedeniyle kalbe dönen kan miktarı azalır ve tansiyon düşer. Bu nedenle gebeliğin son dönemlerinde annenin özellikle sol yan tarafına yatması tavsiye edilir. Anne adayında aşırı sıvı birikmesi söz konusudur. Böbrekler daha fazla çalışarak vücuttaki fazla sıvıyı dengelemeye çalışır. Bütün dokularda, özellikle üst hava yolu mukozasında kolayca ödem gelişebilir. Mide boşalması gecikir. Normalde 6-8 saatlik açlık sonucu mide boş kabul edilirken gebelerde bu sürede mide tam olarak boşalmayabilir). Anestezik maddelerin ve uygulanan anestezi yöntemlerinin etkileri abartılı olabilir. Bu nedenle gebelerde hem bölgesel hem de genel anestezi için kullanılacak anestezik dozları azaltılır. Aynı zamanda kullanılacak anestezik maddelerin bebeğe muhtemel etkileri de söz konusudur. Bunun için anestezi uygulaması ile bebeğin doğması arasında geçecek sürenin minimal olmasına dikkat edilir. Gebelerde anestezi uygulanırken annenin ve bebeğin minimum etkileneceği anestezik maddelerin ve yöntemlerin kullanılması tercih edilir. Doğum olayının ne zaman başlayacağı önceden kesin olarak belirlenemediği için birçok gebe acilen doğum için hastaneye getirilmektedir. Bu durumda anne adayının midesi yeterince boş olmayabilir. Midenin boş olmaması halinde anestezi uygulandığında verilen anesteziklerin etkisi ile bulantı ve kusma gözlenebilir. Kusulan mide içeriğinin solunum yollarına kaçması ölümcül sonuçlara yol açabilir.
Gebelerde hangi anestezi yöntemleri uygulanır?
Doğum dışında herhangi bir acil ameliyat için genel veya uygunsa bölgesel anestezi uygulanabilir.
Normal doğum planlanan hastalarda ağrısız doğum için başka yöntemler de olmakla birlikte en yaygm uygulanan yöntem Epidural Analjezi yöntemidir.
Bu yöntemle, anne adayının doğum eylemi için gerekli olan fiziksel gücünü etkilemeksızin, hastanın sadece doğum olayı ile ilgili ağrısı giderilir. Anne adayı rahatça hareket edebilir, ıkınabilir, doğumu yaptıran doktorunun istediği fiziksel aktiviteleri yerine getirebilir.
Bazı anne adayları ağrısız doğum yaptıkları takdirde kendilerinin veya çocuklarının zarar göreceği inancıyla doğum sırasında ağrı çekmeyi tercih ederler. Halbuki ağrısız doğum konusunda tecrübeli anestezi uzmanları tarafından uygulanan bir doğum analjezisinde bu düşünce tamamen yersizdir. Ağrı çekerek yapılan normal doğum sonrası, bebeğin doğumunu kolaylaştırmak için doğumu yaptıran doktor tarafından açılan kesinin dikilmesi sırasında lokal anestezi ile birlikte kısa süreli genel anestezi de uygulanabilir. Sezeryanla doğum için ise genel anestezi, spinal anestezi, epidural anestezi veya spinal ve epidural anestezinin birlikte uygulandığı kombine spinal-epidural anestezi uygulanabilir. Ancak bölgesel anestezinin başlaması için gereken süreyi bekleyemeyecek kadar acil sezaryen girişimleri, kordon (göbek bağı) sarkması, aşırı kanama, fetal asfiksi (bebekte ciddi sıkıntı), plasentanın erken ayrılması, hastanın bu tekniği istememesi, epilepsi (sara) gibi beyinle ilgili rahatsızlıklar, kanama pıhtılaşma bozuklukları, tekniğin uygulandığı bel bölgesinde yara veya enfeksiyon, genel bir enfeksiyon, yüksek ateş, lokal anestezik ilaçlara alerji öyküsü, ileri derecede kan basıncı düşüklüğü, ciddi bel fıtığı olan anne adaylarında bölgesel anestezi yöntemleri uygulanmaz.
Gebelerde uygulanan genel anestezinin diğer hastalara uygulanan anesteziden farkı var mıdır?
Prensip olarak Önemli bir farklılık yoktur. Ancak gebelerde genel anestezi uygulanacağı zaman, anestezi uygulaması ile bebeğin doğumu arasında geçen sürenin en az olması için anne adayları uyutulmadan Önce ameliyat ekibinin steril kıyafetler giymesi, hastanın üzerinin dezenfektan sıvılarla silinmesi ve hastanın üzerinin steril örtülerle örtülmesi beklenir. Steril örtüm tamamlandıktan sonra serum yoluyla verilen anesteziklerin etkisiyle hasta 1 dakika geçmeden uyur. Takiben anestezi makinesi vasıtasıyla oksijenle birlikte anestezik gaz verilerek anestezi devam ettirilir. Ameliyatın bitiminde anestezik gazlar kesildiğinde hasta 2- 3 dakika içinde uyanır. Ameliyat sonrası olması beklenen ağrıyı önlemek için hasta uyanmadan damar yoluyla ağrı kesici verilir. Bu şekilde uyanan hasta ayılma odasına nakledilir. Yaklaşık 10-15 dakika içinde tamamen uyanan ve şuuru yerine gelen hasta odasına nakledilir. Ameliyat sonrası yaklaşık olarak 24 saat süreyle hasta kontrollü analjezi yöntemiyle hastanın ağrısı tedavi edilir. Daha sonraki dönemler için ağız yoluyla verilen ağrı kesicilerle hastanın ağn tedavisi düzenlenir.
Gebelerde uygulanan bölgesel anestezinin diğer hastalara uygulanan anesteziden farkı var mıdır?
Önemli bir farklılık yoktur. Bölgesel (spinal veya epidural) anestezi uygulanacak hasta ameliyathaneye alınmadan önce 500-1000 mi serum verilir, ameliyathaneye alındıktan sonra önce monitörize edilir. Sonra uygun pozisyon verilerek spinal veya epidural anestezi uygulanır. Spinal anestezide ilacın verilmesinden sonra 3-5 dakika içinde ameliyata başlanabilir. Epidural anestezide ise ilacın verilmesinden sonra 15-20 dakika geçmesi beklenir. Anne adaylarına bölgesel anestezi uygulandığında kullanılan lokal anesteziklerin bebeğe bir etkisi yoktur. Ancak bölgesel anestezi uygulanan hastalarda aşırı hipotansiyon, kalp hızında düşme söz konusu olursa bundan bebeğin de etkilenmesi mümkündür.
Uygulanan bölgesel anestezinin etkisi ile yaklaşık 4- 5 saat süreyle hastada ameliyat sonrası ağrı olmaz. Eğer epidural kateter takılmışsa hastanın ağrısı başlamadan epidural kateter yoluyla verilecek ilave ilaçlarla ameliyat sonrası ağrı tedavisi yaklaşık 24 saat devam ettirilir. Bundan sonra kateter çekilir, ağız yoluyla verilen ağrı kesicilerle hastanın ağrı tedavisi düzenlenir. Eğer spinal anestezi uygulan-mışsa ameliyattan 4-5 saat sonra serum yoluyla uygulanan hasta kontrollü ağrı tedavi yöntemiyle hastanın ağrı tedavisi sağlanır. Yaklaşık 24 saat sonra ağız yoluyla verilen ağrı kesicilerle hastanın ağrı tedavisi düzenlenir.
Hasta genel anestezi altında iken olup bitenleri fark edebilir mi?
Eskiden sezeryan ameliyatlarında uygulanan genel anestezide anestezinin başlangıcında uyku verici ilaçlar düşük dozda verilir, arkasından da kas gevşetici bir ilaç verilerek hastanın hareketsiz kalması sağlanırdı. Bebeğin anesteziklerden etkilenmesi ve ameliyat sonrası rahim kaslarının yeterince kasılamaması nedeniyle kan kaybının fazla olması, hatta rahimin alınmasının bile gerekmesi korkusuyla anestezik gazların açılmasından kaçındırdı. Günümüzde gerek yeterince anestezi uzmanının yetişmiş olması, gerekse anestezide kullanılan anestezik gazların daha güvenli hale gelmesi nedeniyle bu endişeler ortadan kalkmıştır. İlk uykuyu takiben uygun dozlarda anestezik gazların verilmesi ile hastaların anestezi sırasında olup bitenlerin farkına varması önlenmiştir.
Gebelerde acil bir ameliyat yapılması gerekirse nasıl anestezi uygulanır?
Eğer bu acil ameliyatlar gebeliğin ilk üç ayı içerisinde ise kullanılan bazı anestezik maddelerin bebekte anomalilere yol açması muhtemeldir. Bu nedenle ya anestezide güvenli olarak kabul edilen anestezik maddeler ve yöntemler tercih edilir, ya da gebeliğin sonlandırılması düşünülür
Gebelerde acil olmayan ameliyatlar ne zaman yapılmalıdır?
Gebeliğin ilk 3 ayında uygulanacak genel anestezide kullanılacak anestezik maddelerin bebekte anomalilere yol açabileceği endişesi nedeniyle acil olmayan ameliyatların bu ilk 3 aylık dönemin sonuna ertelenmesi daha güvenlidir.
Gebelerde kalp hastalığı anestezi riskini artırır mı?
Kalp hastalığının derecesi önemlidir. Hastanın günlük işlerini aksatmadan yaşamasına müsaade eden bir kalp hastalığı gebelikle ilgili olarak uygulanacak anestezik girişimlerde bir risk oluşturmaz. Akut kalp yetmezliği, ileri derecede kalp kapak hastalığı, kalp kasının kasılma özelliğini ortadan kaldıracak düzeyde ileri kas hastalıkları gibi patolojilerin varlığında diğer ameliyatlarda olduğu gibi gebelikle ilgili girişimlerde de anestezi riski artar.
Gebelerde şeker hastalığı anestezi riskini etkiler mi?
İyi kontrol edilemeyen şeker hastalığı bütün anestezi uygulamalarında olduğu gibi gebelerde de anestezi için ilave risk oluşturur. Eğer diyetle veya şeker hastalığında kullanılan ilaçlarla kan şekeri düzeyi kontrol altına alınamıyorsa insülin tedavisine başlanmalıdır. Çünkü normal doğum veya sezeryanla doğum sırasında oluşacak stres de kan şekerinin yükselmesine sebep olur. Kan şekerinin yüksekliği, şeker hastalığının bilinen problemlerini daha da ağırlaştırır.
Gebelerde böbrek hastalığı anestezi riskini etkiler mi?
Gebelerde vücutta aşırı derecede su birikmesine eğilim vardır. Bu durum sağlıklı böbreklerin daha fazla çalışması ile tolere edilmeye çalışılır. Gebeliğin son üç ayında böbrek fonksiyonları normale döner. Gebelik ve böbrek fonksiyonlarında bozulma birlikte olursa gebelik boyunca yetmezlik daha da ileri boyutlara ulaşır. Anestezi uygulandığında, vücuttan atılımı böbreklere bağlı olan anestezi ilaçlarının etkisi böbrek hastalığının derecesine bağlı olarak belirgin ölçüde uzayacaktır.
Gebelerde karaciğer hastalığı anestezi riskini etkiler mi?
Sadece gebelerde değil, diğer ameliyatlarda da karaciğer hastalığı anestezi riskini etkiler. Anestezide kullanılan bazı ilaçlar karaciğer yoluyla vücutta etkisiz hale getirilir. Karaciğer hastalığı olanlarda bu tür ilaçlar kullanılırsa başka hiçbir zararlı etkisi olmasa da anesteziden uyanma aşırı derecede uzar. Geç uyanma, bazen yoğun bakımda kalmayı ve uzun sütc hareketsiz kalmayı gerektirebilir. Uzun süre hareketsiz kalma, bası yaralannm oluşması, akciğerlerde enfeksiyon gelişmesi veya damarlarda kan pıhtılarının oluşması, oluşan pıhtıların damar tıkanıklıklarına yol açmasına kadar uzanan bir dizi problemlere yol açabilir.
Gebelerde akciğer hastalığı anestezi riskini etkiler mi?
Akciğer hastalığı, hastalığın derecesine bağlı olarak tek başına hastada oksijen yetmezliğine sebep olurken bir de buna gebeliğin eklenmesi oksijen yetersizliğini daha da alevlendirir. Gebelikte karın içi basıncının artması ve diafragmanm yukanya itilmesi sonucu solunum sırasında akciğer dokuları yeterince açılamaz. Sürekli tıkalı olan akciğer dokuları zamanla söner ve fonksiyon dışı kalır. Bu da zaten artmış olan oksijen ihtiyacının daha da yetersiz hale gelmesine sebep olur. Bunun üzerine bir de anestezi eklenirse hastanın solunum sıkıntısı iyice içinden çıkılamaz hale gelir.
Gebelerde sigara içimi anestezi riskini etkiler mi?
Sigara içimi solunum yollarında aşırı hassasiyete, solunum havasını nemlendiren ve solunumu kolaylaştıran havayolu sıvılarının koyulaşmasına sebep olur. Bu durum, havayollarında balgam oluşumuna, anestezi sonrası aşırı derecede öksürük refleksinin uyarılmasına yol açar. Ameliyat sonrası ağrı da eklenirse güçlü öksürme mümkün olmaz ve hava yolu tıkanıklıklan görülebilir. Aslında bu durum sadece gebeler için değil, tüm anestezi verilecek insanlar için geçerli bir risktir. Anestezi uygulanacak insanların ameliyat öncesi bir gün bile sigara içmemeleri, ameliyat sonrası yaşanması muhtemel solunum problemlerini azaltmaktadır.
Gebelerde guatr olması anestezi riskini etkiler mi?
Tiroid bezinin büyümesi guatr olarak tanımlanır. Bu büyüme tiroit bezinin aşın veya yetersiz hormon salgılaması ile birlikte olabilir. Tiroit hormonlarının hem yetersiz olması hem de aşırı olması anestezi için risk oluşturmaktadır. Aynı riskler gebeler için de geçerlidir. Bu yüzden guatr hastalarında ilaç tedavisi ile hormon düzeyi mutlaka normal sınırlarda tutulmalıdır.
Doğum ağrısının sebepleri nelerdir?
Doğum eylemi başladığı zaman ortaya çıkan doğum ağrıları başlıca rahimin kasılmasına ve rahim ağzının gerilmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Doğumun gerçekleşmesi sırasında bebeğin geçtiği yolda meydana gelen gerilmelerle de ağrı meydana gelir.
Ağrısız doğum mümkün mü?
Evet. Günümüzde birçok yöntemle ağrısız doğum yaptırılabilmektedir.
Ağrısız doğum için ne yapılır?
Psikolojik telkin yöntemleri, akupunktur, egzersiz uygulamaları ve diğer bazı anestezi yöntemleri de bulunmakla berabeT en yaygın olarak epidural analjezi yöntemi uygulanmaktadır. Bu yöntem annenin sadece doğumla ilgili ağrısını giderir. Anne adayının hareket etmesini ve doğumun gerçekleşmesi için yapması gereken ıkınmayı engellemez.
Normal doğum için epidural analjezi nasıl uygulanır?
Epidural analjezi, hasta yatağı veya doğum masasında oturur veya yan yatar pozisyonda anne adayına epidural kateter yerleştirilerek uygulanır. Kateter yerleştirildikten sonra anne adayı sırtüstü yatar, kateter yoluyla uygun dozda lokal anestezik ve analjezik verilir. Yaklaşık 15-20 dakika içinde anne adayının doğumla ilgili ağrıları minimum seviyeye iner veya tamamen geçer.
Normal doğum için epidural kateter ne zaman yerleştirilir?
Anne adayında doğum eyleminin başladığını gösteren ağrının başlaması, sularının gelmesi gibi belirtiler ortaya çıktığında Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı tarafından muayene edilir. Rahim ağzı açıklığı 4 cm’ye ulaştığı zaman epidural analjezi için kateter takılır. Doğumun ileri safhasında kateter takılması doğum ağrılarım yeterince önleyemez. Bunun için doğum analjezisi önceden kararlaştırılmalı ve zamanında uygulanmalıdır.
Epidural kateter takılınca ağrı hemen geçer mi?
Kateterden uygun dozda ilaç verildiğinde ağrının geçmesi 15-20 dakika sonra mümkün olur. Bu süre içinde anne adayı 3- 5 kez daha rahim kasılmalarına bağlı ağrıyı hissedebilir.
Normal doğum için epidural analjezi kimlere uygulanmaz?
Yöntemi kabul etmeyen, pıhtılaşma bozukluğu olan, kateter takılacak alanda cilt enfeksiyonu olan, kan basmcı düşük olan, herhangi bir nedenle kafa içi basıncı artmış olan ve nörolojik hastalığı olan anne adaylanna epidural analjezi uygulanmaz.
Epidural analjezi uygulanan hastalarda ne gibi problemler ortaya çıkabilir?
Bazen kan basıncında aşırı düşme olabilir. Bunun için epidural ka-teter yerleştirilmeden önce hastaya en az 500 mi serum verilir. Nadir olarak ağrının yeterince geçmemesi, yanlışlıkla ilacın damar içine veya dura denilen omuriliği saran zarın içine verilmesi ve sinir hasan gibi problemler gözlenebilir. Ancak bu problemler çok çok nadirdir.
Ağrısız doğumun anneye zararı var mıdır?
Hayır. Doğum mutlaka ağrı çekilerek yapılmaz. Yani ağrı, doğumun gereği değildir. Doğumla ilgili ağrı doğumla ilgili problemlere ve doğum süresinin uzamasına sebep olabilir. Doğumu sağlayan şey, rahimde meydana gelen kasılmalar, anne adayının ıkınması, çocuğun doğumu sırasında meydana gelen fizyolojik değişikliklerdir. Ağrının önlenmesi rahimin kasılmasını, anne adayının ıkınmasını ve doğum için gereken fizyolojik değişiklikleri engellemez.
Doğum ağrısının giderilmesi doğumu geciktirir mi?
Hayır. Kullanılan analjezik dozu iyi ayarlanabilirse doğumun gecikmesi bir yana, ağrı nedeniyle yeterince çaba gösteremeyen anne adayının tüm gücünü doğum işine verebilmesi nedeniyle ağrısız doğum daha çabuk bile olabilmektedir.
Ağrısız doğumun bebeğe zararı var mıdır?
Hayır. Belki doğum ağrısının anne adayında oluşturacağı stres bebeğe zarar verebilir. Bu yüzden doğum ağrısının giderilmesi özellikle tavsiye edilir.
Epidural analjezi ile normal doğum mümkün olmazsa ne yapılır?
Epidural analjezi uygulanan bazı hastalarda önceden beklenmeyen sebeplerle normal doğum mümkün olmaz. Hasta derhal sezeryanla doğum için ameliyathaneye alınır. Bu karar verildiğinde epidural kateter yoluyla daha fazla lokal anestezik verilerek epidural anestezi sağlanır. Bu şekilde sezeryan ameliyatı hasta uyanık olarak yapılabilir. Ya da ameliyatta uyanık olmaktan endişesi olan hastalara genel anestezi uygulanabilir. Epidural kateter yoluyla da ameliyat sonrası ağrı tedavisi uygulanır.