Kadın, Gebelik, Yemek Tarifleri, Güzellik ve Bakım

Gebelik ve Doğum

  • 21 Ağustos 2010
  • 3.406 kez görüntülendi.
Gebelik ve Doğum

Gebelik ve Doğum
GEBELİĞE HAZİRLİK
Anne olmak, her evli kadının yüce bir duygusudur. Gerçek aile yaşamı, çocuk sahibi olduktan sonra başlar. Evliliğin ilk 2 yılı içinde bir doğumun beklenmesi normal sayılır. Daha gecikmesi hâlinde bir neden aranmalıdır. Bu durumda anne ve baba adaylarının ayrı ayrı araştırılması gerekmektedir. İstatistiklerde kusur oranı erkeklerde daha fazla görülmektedir.
Aslında evlenmeden Önce kadın ve erkeğin, her türlü duygusallığın ötesinde kalıtsal hastalıklarının olup olmadığı, kan gruplarının uygunluğu araştırılmalıdır. Ayrıca çocuk sahibi olmada evlilik yaşları da dikkate alınacak hususlardandır.
Buluğ çağını tamamlamış bir kız ve erkek, çocuk sahibi olabilir. Kızda yumurtalık, erkekte testisler faaliyete başlamıştır. Kadın yumurtalığında hayat boyu dört yüz kadar yumurta olgunlaşmaktadır. İki âdet arasında, az sayıda yumurta olgunlaşır, yumurtalık yoluna atılır. Bu aladi cinsî temas olmuşsa, çok hareketli olan spermler tarafından aşılanır ve yoluna devam edip, rahim duvarına yerleşerek büyümeye devam eder. Âdetlerin başlamasından sonra küçük yaşlarda bile gebe kalınabilir. Ama, anne ve çocuk sağlığı için en uygun yaş 19-20 yaşlarından, 35 yaş civarına kadar devam eder.
gebelik ve dogum Fakat 30’dan sonra gebe kalma şansı gittikçe azalır. İnsanın gelişmesi ve büyümesi ortalama 18 yaşlarına kadar devam eder. 13 yaşında doğum yolunun tam normal olamayacağı açıktır. Onun için küçük yaşlardaki gebeliğin, anne ve çocuk sağlığı bakımından sakıncaları vardır. Gebeliğin ve ceninin gelişmesi beraber olacağından, bünye bu yükü kaldırmayabilir ve zorlanır. Çok sağlıklı gebe bir kadının, çok sağlıklı rahim içi hayatı olmayabilir. Anne ve baba adayının yaşları 35’ten yukarı olursa, normalde iki binde bir olan, ruhî ve bedenî sakat çocuk dünyaya getirme riski birdenbire altmışta bire çıkar.
Anne olmaya karar veren kadın, tam bir tıbbî kontrolden geçme-İldir. Risk faktörleri  varsa, meydana çıkarılmalı, bu hususda gerekli tedbirler alınarak anne baba adayı eğitilmelidir.
GEBE KALMA
Gebeliğin ilk işareti, âdet hâlinin gecikmesidir. Ancak her âdeti gecikeni gebe sayamayız. Bu durumun organik bir hastalıktan mı, yoksa hormonel bir aksaklıktan mı olduğunu anlayabilmek için tıbbî tetkik gereklidir.
Âdet gecikmesine kadar hiçbir şikâyeti olmayan, sağlığı tam olan ve bulaşıcı bir hastalıktan muzdarip bulunmayan, aşırı yorgunluk, kansızlık ve ruhsal depresyon şikâyetleri gebeliğin ön İşaretleri
Sabah uyanınca bulantı kusma

Mide ekşimeleri

1 Gıdalara karşı tiksinti

l Bazı gıdalara karşı aşırı ilgi

3 Normalden fazla tükürük ifrazı ~

l Gündüz uyku isteği “1 Tembellik hissi ~

Bazen kabızlık

azen ishal Sık sık idrar yapmak isteği Göğüslerinin gerginleşip büyümesi ve uçlarının kahverengiye dönüşmesi olmayan kadının, gebe olması muhtemeldir.

Gebeliğin önceden bilinmesi, ona göre tedbir alınması, gebenin tıbbî kontrol altında tutulması, muhtemel düşüklerin çoğunu önler. Gebe annelerin doğum tarihlerini ortalama olarak bildiren takvim, bir sonraki sayfada verilen tablodan bulunabilir..
Erkek sperm hücreleri yumurta hücresine girerken alışma devresindedir. Az veya çok organizma zorlanacaktır. Bu dönemin en çok sıkıcı şikâyetleri bulantı ve kusmalar gebeliğin üçüncü haftasından sonra başlar, dördüncü aya kadar devam eder. Bu şikâyetler genellikle sabah uyanınca meydana çıktığından, kahvaltıların yatakta yapılması uygundur. Kahvaltıdan sonra 15-20 dakika yatılması lâzımdır. Yemeklerde gazoz içilmesi yararlıdır. Gün boyu, sık sık, fakat azar azar, yemek yemeli ve her yemekten sonra biraz yatarak istirahat edilmelidir. Gıdalara da dikkat edilmeli, pirinç, patates ve pasta yemeli; çok yağlı yemekler, kızartmalar azaltılmalıdır.
Mide rahatsızlıklarının yanında ekşime ve yanma çok sık görülür. Bunlar gebeliğin başından doğuma kadar devam edebilir.
İkinci Üç Ay: Gebeliğin ikinci üç ayında, anne vücudu ile rahim içi oluşumu birbirine alışır. Sıkıntılar genellikle kalkar. Rahim çok büyümüştür. Düşük tehdidi çok azalmıştır. Gebeliğin en rahat dönemidir. Yalnız dördüncü aydan sonra damar şikâyetleri başlar. Bazen çok az, bazen çok şiddetli olabilir. Varisler bunların en önemlilerindendir.
Gebe rahim büyüdükçe, batının arka duvarındaki büyük damarlar baskı görür. Bunun neticesinde, alt taraftaki kara kan damarları şişer, ağrılar görülür. Bu durumlarda ayakta fazla durmamak, hafif yürüyüşler yapmak çok faydalıdır. Otururken ve yatarken ayaklara hafif destek koyarak meyilli tutulmalıdır. Varis çorapları giymek alınacak ilâçlardan daha faydalıdır.
Bu aylarda meydana gelen önemli bir şikâyet de hemeroitlerdir. Buna halk arasında basur memesi denir. Kabızlık, hemeroit şikâyetlerini artırır. Ayrıca acı, biberli, baharatlı yemeklerden uzak durmalıdır. Yardımcı ilâçlar, ancak hekim tavsiyesiyle alınmalıdır. Çok kere mevzii pomatlar, gliserinli fitiller, sıkıntıların azalmasına yardımcı olur.
Varis ve hemeroitler gebelik bitiminde kaybolabilir. Ancak gebelik öncesi bu gibi şikâyetleri greyfurt, portakal, yeşil salata ve yumurta gibi gıdalar fazla alınmalı, bunların da yetersiz kaldığı görülürse, kalsiyum ve C vitamini ilâç olarak verilmelidir.
Son Üç Ay: Son
üç ayda rahim epey büyümüştür. Etrafındaki organlara baskı yapar. Bağırsaklara, mesaneye, karın arka duvarındaki büyük damarlara yapılan bu baskılar, çeşitli şikâyetlere sebep olur. Bu durumlarda, çalışmalarda bir değişiklik yapmaya gerek yoktur. Hafif jimnastik hareketleri, temiz ve açık hava yürüyüşleri, fazla yorucu olmamak koşuluyla faydalıdır. Normal banyolar yapılmalı, ama çok sıcak su kullanılmamalıdır. Çok uzun otobüs ve otomobil seyahatleri yapılmamalıdır. Çünkü şiddetli ve devamlı sarsıntılar zararlı olabilir. Bazen kabızlık, bazen ishal olabilir. Gaz şikâyetleri de vardır. Bunları, ilâçla değil, gıda rejimiyle düzeltmek mümkündür. Gaz yapıcı gıdalardan lahana, kuru fasulye, soğan yememeli ve bağırsakların düzenli boşaltılmasına dikkat edilmelidir. Kabızlık şikâyetlerine gelince: Büyüyen rahim, bağırsaklara basınç yapar ve bağırsak hareketleri yavaşlar. Buna, çok çay içmek, elma, muz, ayran, patates ve nişastalı gıdalarda eklenince, kabızlık kaçınılmazdır ve sıkıntılı olur. Dikkat edilecek husus, her gıdayı dengeli almak ve aşırı gıda alışkanlıklarını terk etmektir. Düzenli yürüyüş bağırsakları çalıştırır, yaş sebze, erik, üzüm, taze tere-yağ ve bal, aşırı kabızlıkları önler. İstenen sonuç alınmazsa, gliserinli fitiller kullanılır. Kuvvetli müshiller alınmamalı ve lavman yapılmamalıdır. İshaller açık çay, ayran, yoğurt, elma, muz, havuç, patates ve pirinç verilerek düzeltilmeli, genelde ilâç kullanılmamalıdır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ