Kadın, Gebelik, Yemek Tarifleri, Güzellik ve Bakım

Süt Çocuklarda Büyüme ve Gelişme

  • 23 Ağustos 2010
  • 6.505 kez görüntülendi.
Süt Çocuklarda Büyüme ve Gelişme

Ağırlık: Yeni doğan çocuk, 3-4 gün içinde, normal şartlarda doğum kilosunun % 10’unu verir. 28 günlük ile 12 ay arası olan süt çocukluğu döneminde, gelişme ve büyüme çok hızlıdır.

Doğum ağırlığı, genellikle iki buçuk ile beş kilogram arasındadır. Kız çocukları erkeklere göre daha düşük kiloludurlar. Kız ve erkek çocuklara göre ağırlık ölçüleri aşağıda sunulmuştur:

ÇOCUKLARDA AĞIRLIK TABLOSU

ERKEK

KIZ

ALT Erkek ÜST ALT Kız ÜST
LİMİT ORTA LİMİT LİMİT ORTA LİMİT
(gram) (gram) (gram) YAŞ (gram) (gram) (gram)
2.500 4.000 5.500 lav 2.450 3.750 5.100
3.250 4.850 6.600 2 ay 3.300 4.000 6.150
3.950 5.750 7.500 3 ay 3.650 5.350 7.100
4.500 6.450 8.400 4 ay 4.040 6.000 8.000
4.750 7.000 9.150 5 ay 4.400 6.600 8.850
5.250 7.600 9.850 6 ay 4.650 7.150 9.500
6.600 9.750 13.000 12 ay 6.250 9.250 12.250
7.500 11.200 14.750 18 ay 7.350 10.500 13.850
8.600 12.200 15.900 2 yaş 8.300 11.600 15.050
9.350 13.250 17.100 2.5 yaş 8.850 12.650 16.500
10.000 14.150 18.350 3 yaş 9.500 13.600 17.700
10.500 15.000 19.600 3.5 yaş 10.000 14.500 18.800
11.000 16.000 20.900 4 yaş 10.500 15.300 20.000
11.700 17.800 22.100 4.5 yaş 11.000 16.300 21.500
12.100 19.900 23.600 5 yaş 11.500 17.300 23.000

Ağırlık artışları:

1. üç ayda günde 22-25 gramdır.
2. üç ayda günde 20-22 gramdır.
3. üç ayda günde 15-18 gramdır.
4. üç ayda günde 12-15 gramdır.

Bazen türlü faktörlerin etkisiyle, çocuklar, normal olmalarına rağmen, bu genellemenin dışında kilo alabilirler. Kilo alımı, ilk iki üç ayda, ayda bir kilo civarındadır. 0-6 ayın ortalaması, ayda 750 gramdır. Sonra bir yaşma kadar ayda 500 gram artabilirler. Normal bir çocuk 12 aylığa geldiğinde, 10 kilo kadar olmalıdır. Bunun % 10 altı ve üstü normal sayılır. Bir yaşından sonra, yılda iki kilogram kadar alınması normaldir.

0-6 yaş grubunda, kilo alma formülü şöyledir:

Yaş x 2+8 = Olması lazım gelen kilo.

Çocuk ağırlıkları için, belirli kurallar vardır:

1-  Doğum ağırlığı kız-erkek ortalaması 3200 gram,

2-  Beş ay bitiminde çocuk, doğum kilosunun iki katı,

3- Bir yaşındaki çocuk, doğum kilosunun 3 katı,

4- Üç yaşındaki çocuk, doğum kilosunun 4 katı,

5-  Beş yaşındaki çocuk, doğum ağırlığının 6 katı,

6-  On yaşındaki çocuk, doğum ağırlığının 10 katı olur.

Boy: Bir yaşma kadar çocuklarda boy uzaması çok hızlıdır. İki yaş sonunda bu hız azalır. Erkek çocukların boyu, kız çocuklarının boyundan biraz fazladır.

Boy uzamaları:

Birinci üç ay 8-10 cm. İkinci üç ay 6-8 cm. Üçüncü üç ay 5-6 cm. Dördüncü üç ay 4 cm.’dir

Kız ve erkek çocuklara göre boy uzaması aşağıda gösterilmiştir:

2-6 yaş grubundaki boy hesabı:

Yaşx5+80 = ortalama boy.

6-12 yaş arası:

Yaşx6+77 = ortalama boy.

Baş: Baş büyümesi, beyin büyümesiyle paraleldir. Normalden sapmalar, mutlaka bir klinik tetkik gerektirir.

Yeni doğan bebekte, kafa kemikleri birbirinin üzerine gelebilir. Birkaç ay sonra normal yerini alır. Kafa kemikleri arasında, önde ve arkada boşluklar bulunur. Öndekine bıngıldak denir, 16-18 aya kadar kapanır. Arkadaki ise, 6-8 haftada kapanır.

Baş çevresinin ölçülmesi, kaşların üzerinden başın arka çıkıntısı yönüne doğru, bütün çevre mezurayla dolanarak yapılır.

Baş, en hızlı büyüyen organdır.

Büyüme hızı: Yeni doğan 33-35 cm. Üçüncü ay 40 cm. Altıncı ay 43 cm. On ikinci ay 46 cm. ikinci yaş 48 cm. Beşinci yaş 50 cm. On dördüncü yaş 54 cm.dir.

Baş büyümesi, altıncı aydan sonra yavaşlar. Bu ölçülerdeki sapmalar dikkatli tetkiki gerektirir.

Çocuk Gelişimi

Göğüs Kafesi: Yeni doğanda baş ve göğüs, ortalama olarak aynı genişliktedir. Birinci yaşa doğru göğüs, baş çevresini geçer.

Dişler: Her çocuk dişlerini aynı zamanda çıkartmaz. Burada da soya çekme vardır. Bazı ailelerin çocukları çok erken diş çıkarabilirler. Dişli doğan bebekler bile vardır. Bu zannedildiği gibi fevkalâde iyi gelişme işareti değildir, normaldir. Bazende, iyi gelişme gösteren çocuklardan 14 aylığa kadar gecikmeler olabilir. Bundan sonraki gecikmelerde ise, bir neden aramak lâzımdır.

Çocuklar diş çıkartırlarken, diş etlerinde kaşınma, uykusuzluk ve huzursuzluk olur. Diş çıkartırken meydana gelen ateş, ishal, öksürük ve kusma gibi şikayetleri kuşkuyla karşılamak ve başka sebep aramak lâzımdır.

Diş çıkarken, direnç biraz azalır ama hastalık yapmaz.

Diş Çıkarma Sırası: Normal bir bebek, genelde ilk dişlerini altı yedi aya doğru çıkartır. Önce, alttaki iki ön kesici dişler çıkar. İki-üç ay sonra da, üst ön iki kesiciler ve onun yanındakilerle beraber dört tane daha çıkar. Ortalama bir yaşma doğru 6 diş çıkmış olur. Üç-dört ay aralıktan sonra, 15-16 aya doğru, alt ve üst çenede birer tane, dört ön azılar belirir. Onu takiben iki alt yan kesici ile altı adet diş çıkmış olur. İki yaşma doğruda köpek dişleri çıkar. Geriye kalan 4 arka azı dişleri de, iki- iki buçuk yaşma doğru çıktığında, ilk dişler tamamlanmış olur. Sayıları 20 kadardır.

Diş çıkartma zamanları, altı aylıktan iki yaşma kadar, çocuk eline geçen her şeyi ağzına götürür. Bu aileyi huzursuz eder ama normaldir. Yeter ki çocuğun eline temiz, pürtükleri az, yumuşak plâstik ya da kauçuktan oyuncaklar verilsin. Boyalı ve kırılabilen bir oyuncak, diş kaşıyıcı olarak kullanılmamalıdır.

Diş Kuvvetlendirici Maddeler:

1- Süt dişlerinin sağlamlığı, yapısı ve çıkma zamanı, doğrudan annenin gıda rejimiyle ilgilidir. Çocuk ana rahmindeyken, diş etleri arasında süt dişleri oluşur.

2- Çocuğun aldığı kalsiyum ve fosfor dengesi, D ve C vitaminleri, dişler için zaruri maddelerdir.

Lâzım olan A ve D vitamini, süt, peynir, tereyağı, balık yağı gibi gıdalarda bol miktarda vardır. Ayrıca normal çocuğun deri altında depo hâlinde bulunan D vitamininin ara maddesi, güneş ışınları karşısında, çocuğun dişlerine ve kemikleş meşine yardımcı olan aktif maddeye dönüşür. C ve B vitaminleri ise portakal, limon, domates ve diğer meyvelerde bol miktarda bulunur.

Fluor, dişlerin oluşmasında, şekillenmesinde ve çürüklerden korunmasında önemli bir yer tutar. Gebelik sırasında, annenin gıdalarına belli oranda fluor ilâve edilmesinde fayda vardır. İçme sularına fluor katıldığında, diş çürüklerinin azaldığı görülmüştür.

Duyu Organlarının Gelişmesi:

İşitme: Bebek doğumdan sonra hemen işitir. Altıncı ayda, sesin geldiği tarafı tayin edebilir.

Tat Alma: Yeni doğan bebekte, tat alma durumu vardır. Tatlıyı, tatsızı, acıyı ayırmasını bilir.

Koku: Yeni doğan bebeklerde koku alma duyusu oluşmuştur.

Görme: Yeni doğan çocukta görme yeteneği yoktur. Yalnız ışık ve karanlığı anlar. Birinci ayda gözü önündeki eşyaları farkeder.

Dokunma: Yüz ve dudaklar dokunmaya karşı çok duyarlıdır. Basınç, ısı ve ağrıyı anlar.

Solunum Sistemi: Solunum sistemi, gebeliğin altıncı ayından sonra gelişir. Solunum hareketleri ise, doğumdan önce başlamış olur. Doğduktan sonra muntazaman, hayat boyu devam eder. Küçük kilolu doğan çocuklarda solunum düzensizdir, sonra düzenli hâle gelir. Solunum sayısı prematürlerde dakikada 40-90, yeni doğanda 30-80, bir yaşında 20-40, iki yaşında 20-30 kadardır. Dolaşım sistemi kalp atım sayısı doğumda dakikada 140, 1-6 aylarda 130, 6-12 aylarda 115, 1 ve 2 yaşında 110 kadardır.

Sindirim Sistemi: Süt çocuğunda nişastayı hazmeden öz sular yetersizdir. Aylar ilerledikçe artar. İlk aylarda unlu gıdalar vermek doğru değildir. Mide asidi de azdır. Onun için tabiî beslenemeyen çocukların ek gıdalarına, kâfi miktarda asit ilâve etmek gereklidir. Mide kapasitesi, yeni doğan bebekte 30-90 cm3, bir aylıkta 90-150 cm3, bir yaşında ise 210-360 cm3, iki yaşında ise 500 cm3 küp kadardır. Karaciğer, yeni doğanda tam vazifesini yapamaz, ancak bir aya doğru olgunlaşır.

Üriner Sistem: Yeni doğan bebekte böbrekler, iyice olgunlaşmamıştır. İlk günlerde 15-50 cm3 idrar yapabilir. 1. ve 2. ayda 200-400 cm3‘e çıkar. 6.-12. aylarda 400-500 cm3 idrar çıkarır.

Kan Yapımı: Süt çocuğunda kan, karaciğer ve dalakta yapılır. Kemik iliği bu görevi zamanla üstlenir.

Deri ve Adaleler: Deri pembe renktedir. Deri altı yağı zamanla çoğalır ve elastikîdir, bu elastikî yapı deri altındaki hücrelerde bulunan su nedeniyledir. Cilt çok hassastır. Elbise, idrar, pudra ve kaka tahrişiyle pişikler ve yaralar oluşabilir.

Beyin ve Sinir Sistemi: Hayatın ilk yılında kafa tası ve beyin çok hızlı gelişme gösterir. Yeni doğan bebekte beyin, vücut ağırlığının % 12’si kadar olmasına rağmen ilk

haftalardaki hareketler ve davranışlar gayesizdir.

Merkezi sinir sistemi, muntazam bir gelişme gösterir. Bütün vücut fonksiyonları, beynin idaresinde gelişir ve vazife yapar.

Ruhsal Fonksiyonların Gelişmesi:

1- Hissetme ve İdrak: Doğal olarak hissetme ve idrak yeteneği, çocuklarda belli bir sırayla gelişir.

Yeni doğan bebekte ilk izlenimler, deri yoluyla alınır. Gürültüden, şiddetli ışıktan ve karanlıktan etkilenme, hayatın ilk aylarında başlar. Üç aylık bir bebek, bakışlarını sabitleştirebildiği gibi, hareket eden bir oyuncağı da takip edebilir. Altıncı ayda çocuk, sesin geldiği yönü bilerek .,—_. başını o tarafa çevirir. Yedi sekizinci aylarda uzak-yakın, iç-dış, aşağı-yukarı gibi. mekân ilişkilerini kavramaya başlar.

Dokuzuncu ayda bir kaptaki oyuncağı eliyle almasını bilir. Onuncu aya doğru, etrafta olan bitenden haberdar olur. Bir konu üzerine, birkaç dakika dikkatini toplayabilir. Taklit becerileri ilk ürünlerini verir. Kelime öğrenme bir yaşma doğru başlar. Bağımsız kararlar verebilir. Meselâ bir balonun ipini çekerek, yanma getirmeyi becerir.

2- Sosyal Davranış: Sosyal davranış, bebeğin yakın ilişkide olduğu kişilerle, duygu alışverişi yapmak, kendi hâlinde bir ihtiyacını görme, ortama uyma, yeme, içme, giyinme, soyunma ve tuvalet ihtiyacını giderirken, bazı tedbirleri alma gayretleridir. Bu beceriler, hayatın ilk yılı içinde edinilir. Çocuk ilk yaşın sonunda, hareket kazanmış ve bağımsız iş görebilecek hâle gelmiştir. Kendisi bardağı tutarak, sulu gıda alabilir. Bisküvi gibi bazı maddeleri, kendi eliyle yemeğe başlar.

Çocuğu aşırı koruma, her işinde ona yardım etme, sosyal davranış yeteneklerinin olgunlaşmasına engel olur. Bebek ile bakıcıları veya annesi arasındaki ilişki doğumun ilk günlerinde başlar ve çok önem taşır. Bebek, cildin yumuşaklığım ve sıcaklığını hisseder. Yani bu ilişki deri yolu ile kurulur. Emzirme anında ise, en yüksek noktasına ulaşır.

İkinci ayda bebek, insan sesinden etkilenir. Yüzleri seçmeye başlar ve ilk gülücükler belirir. Bir yaşma kadar da, daima insan yanında olmak ister. Altıncı aya doğru yakınlarını tanımayı, yabancıları ayırt etmeyi öğrenir. Tanımadıklarına gülmez ve onlara gitmez.

Yedinci aya doğru yakınlarını, bazı sesler çıkararak varlığından haberdar eder. Onuncu aya doğru, anneyle çocuk arasında diyalog oldu:

iyice sıklaşır. Annenin bazı sözlerine bebek cevap verir ve tekrarlar.

İlk yaş bitimine doğru çocuk, anne ve baba sayısız iletişimler içindedir. Sosyal oyun dediğimiz, günlük, çeşitli ilişkilere girerler.

3- Konuşma Gelişmesi: Dünyaya gelişin ilk gününden itibaren bebek ses çıkartmaya başlar. Bunlar bebeğin konuşması için ilk unsurlardır. İlk seslerle bebek bir şeyler ifade eder. Çocuğa en yakın kişi, anlamsız gelen bu seslerin, ne ifade ettiğini bilir.

İlk iki ayda çok uyuyan bebeğin çıkarttığı sesler, sadece ağlama şeklindedir. Bu yolla etrafına ihtiyaçlarını bildirir. Ağlama haricindeki soluk alıp verme zamanındaki seslerle memnuniyetini ve keyif içinde unu bildirir. Üçüncü ve dördüncü aylarda, uyanık hâlinde, ses üretimi fazlalaşır. Ağlamalar azalır.

Beşinci ayda, çok keyifli olduğu zamanlarda bebek yüksek sesle güler, kahkahalar atar. Bebekle karşılıklı yapılan gevezelik, konuşmanın ilk tomurcuklarıdır. Bebeğin kendi ev ortamında, beşinci ve yedinci aylarda, bazı heceleri ayırt etme yeteneği görülür. Anne yanında güven duyan çocuk, odada yalnızken bile bazı sesler çıkarır ve eğlenir.

Dokuzuncu ve onuncu aylarda, tek tek kullanılan heceler, çiftleşmeye başlar ve ilk sözcükler oluşur. Mama, ba-ba, de-de gibi.

Onbirinci ve onikinci ayda, “küçük hececikler” ve “kelimeler” istek ifade etmede kullanılmaya başlanır. Mama isteme gibi. Babasını gören çocuk, ilk baba sözcüğünü kullandığı an, babasıyla aralarındaki bağlantıyı anlıyor demektir. İlk anlamlı sözcüklerden sonra hav-hav demekle köpeği, düüüt demekle arabayı anlatmak ister. Artık haya-tın ilk yılı tamamlan-mış, sonraki yılda iki sözcüklü kısa cümleler kullanabilmenin temeli atılmış olur.

4- Dil Anlama Gelişmesi: Annenin üç aylık çocuğuyla konuşurken aldığı cevap, bazı hareketler ve bir takım sesler çıkartmak şeklindedir. Bebek kendisiyle sözlü ilişkide bulunulmasından hoşlanır. Konuşma şekli çok önemlidir. Çünkü çocuk aynı tonda cevap verir. Ancak beşinci ayda, seslerin tatlı ve sert tonlarını fark etmeye başlar. Evdeki kişilerin birbiriyle yüksek tonla konuşmalarından etkilenir. Hoşnutsuzluk göstermeye başlar.

Altıncı aydan sonra idrak gelişmesi başlar (anlama). Babasıyla karşılaştığında baba sözcüğünün ifade ettiği manayı anlamaya başlar. Duygusal ilişkilerin iyi olduğu kişilerle ve çevresiyle erken idrak belirtileri daha da hızlanır.

Onuncu aya doğru baba lafı edilince çocuk babasını aramaya koyulur. Sokağa çıkmayı seviyorsa, elbise giydirilirken, sevinç emareleri gösterir. Bir yaşına doğru kısa cümleleri anlayabilir. Ama aynı sözler defalarca tekrarlanmalıdır.

Hareket Sistemi Gelişmesi: Kazanılmış küçük hareketlerin koordinasyon neticesi gelişen hareket yeteneğini incelemek için emekleme, oturma, yürüme ve yakalamayı ayrı ayrı gözden geçirmek lâzımdır.

1- Emekleme: El ve ayaklar kullanılarak öne doğru ilerlemeye emekleme denir.

Bebekler ilk ay içinde başlarını kaldırabilmek için çok gayret sarf ederler. Başın dik tutulması, temel hareketler arasında ilk sırayı alır.

Yüzükoyun yatan bir bebek, vücudunu ön kollarına dayandırıp birkaç dakika başını dik tutma işini, üç ayda becerir. İkinci üç ayda destek için ön kolları kullanmaz. Ancak elleri üzerinde durur. Artık baş ve göğüs yerden ayrılmıştır. Ağırlık el ve karın üzerindedir. Bebek aynı eksen etrafında dönme hareketleri yapmaya başlar. Bir iki hafta sonra da öne doğru ilerleme hareketleri yapılır. Bu kuvvet isteyen bir iştir. Kısa bir müddet sora da dizlerini kullanmaya başlar.

Göğüs zeminden ayrılmıştır. Dört ayak üzerine durma hâli görülür. Bu, denge yeteneğini geliştirmeye yarar. Bir gün kolunu ve ayağını ileri atmayı başarır. Birkaç haftalık deneme neticesinden sonra dört ayak üzerinde ilk emekleme hareketlerini başarır. Zamanla emekleme hareketleri hızlanır, bazen bu hareketler çok süratli seyreder. İki ayak üzerinde dengede durma hâlini takiben bir iki adım atma ve yürüme hareketleri başlamış olur.

Emekleme, yürüme evresinin alt yapısını oluşturur. Bu evrede kas sistemlerini güçlendirme, koordinasyon ve dengeyle ilgili eksersizler vardır.

2- Oturma Gelişmesi: Oturuş hâlinde serbest hareketler biraz kısıtlanmıştır ama el becerileri, büyük oranda artma gösterir. Oynamaya çalışma ve yemek yeme hareketlerine alışma, bu pozisyonda mümkün olabilir. Oturma olayının meydana gelmesi için başın dik tutulması, kalçanın bükülmesi, gövdenin dik tutulması ve dönme hareketleri kazanılması gereklidir.

Başı dik tutma yeteneği, yeni doğan bebekte oluşmamıştır. Sırt üstü yatan çocuk, başını bir yana devirir ve o şekilde yatar. Ancak birkaç hafta sora, başını orta çizgide tutmaya başlar. Dördüncü ayın sonunda hafif, sallantılı olmakla beraber, oturur pozisyonda yarım dakika başını dik tutabilir. Boyun ve karın kasları geliştikçe, üç-altı ay arası, başı dik tutma gücüne erişir ve omurgayı da dikleştirir. Başı dik tutma yeteneği, altıncı ay bitiminde tam oluşur.

Sağlıklı bir yeni doğan bebek, sırtüstü yatar durumda devamlı tekmeler atarak, bacak adalelerini geliştirir. Dolayısıyla kalça hareketleri de hızlanır. Bacaklar saniyelerce havada kaldıkça çocuk, dairevî hareketler yapar. Kalçasını bükme ve açma şeklinde tekrarlar durur. Bu arada kendi diz ve ayaklarını da yakalayan çocuk, sırt üstü yattığında, karın üzerine dönmelere de başlar. Kendini döndürme hareketi, oturma fonksiyonunun, üçüncü temel halkasıdır.

Oturmanın başlıca şartı olan bu üç iş:

1-Başın tutulması, 2- Kalçanın bükülmesi, 3- Dönme hareketleri de tamamlandıktan ve belirli bir müddet alışma gayretlerinden sonra, elleriyle de yere tutunup, gövdeyi yukarı kaldırmayı öğrenir. Bu olay, çocuğu çok mutlu kılar. Onuncu aya doğru oturmada ustalık kazanır. Bacaklar hafif açık, gövde dik, sırt düz olarak, tam oturan çocuğun el ve ayakları serbest kalınca  yeni becerilere yeni hareketlere özenir.

3- Yakalama Gelişmesi: Yakalamanın gelişmedeki yeri pek önemlidir. Her insan ellerini kullanmakla, hayatî fonksiyonlarının birçoğunu halleder. Pratik işlerin görülmesi yanında, dokunma duygusu, ağırlık, sıcaklık ve soğukluk hissi hakkında bilgi verir.

Çocuk ellerini bilinçli olarak kullanmaya başladığında her şeye dokunur ve ağzına taşımaya çalışır.

Yakalama becerisi, zihinsel faaliyette, çevreyle iletişim kurmakta pek önemli rol alır.

Yeni doğan bebeğin yumrukları sıkıdır. Ellerini açmaz ve kollarını belli bir yöne uzatamaz. Bu dönemde eline dokunan her şeyi yakalar (yakalama refleksi) 4 aylık bebek ellerini bir şeye uzatır ve ellerini birbiriyle birleştirerek oynamayı başarır. Bu temel harekettir. İki elin koordinasyonu oluşmuş demektir.

Çocuk altıncı ay bitiminde bir şeyi tam olarak yakalar. Sekizinci aya doğru iki elini de ayrı ayrı kullanabilir. Dokuzuncu ayda, elindekini isteyerek yere atabilir. On ikinci ayda ise, bir cismi iyice eline yerleştirme yeteneği, tam olarak kazanılır.

4- Yürüme Gelişmesi: Çocuğun gelişmesi denince, akla ilk gelen yürüme yeteneğidir. İnsanın doğumdan sonra yürümesi, çok kere 10-12 ayını alır. İnsan türünde yürüme, ayakta dik durma kazanılınca mümkün olur.

Yeni doğan bebeğin ayakları yere değince, refleks olarak yürüme hareketleri yapar. Buna “otomatik adımlar” adı verilir. Bunlar tipik adım atma hareketleridir. İkinci aydan sonra bu yürüme hareketleri kaybolur. Üçüncü ayın sonuna doğru bebeğin ayak tabanı, sert bir zemine dokununca otomatik olarak dizler hemen bükülür ve ayakta duramazlar. Beşinci ve altıncı aya doğru ellerinden tutulan bebek, birkaç saniye ayaklar üzerinde, vücut ağırlığını taşır. Baş dik ve ayak parmakları hafif içeri kıvrıktır. Bundan birkaç hafta sonra ayak ve göğüs kasları biraz daha gelişir. Önce dizlerin bükülmesiyle, vücudu yukarı itme ve birden çömelme hareketleri yapan çocuk, zıplamayı başarır. Zıplama, ayakta durma ve denge duygusu kazanmada alıştırıcı rol oynar.

Dokuzuncu aya doğru çocuğun iki elinden tutularak, yarım dakika kadar yürümeye yardım edilmelidir. Bu hareketleri takiben, iki ayak üzerinde yardımsız durma hareketleri yaptırılan çocuk, kendi hâlinde yere oturamaz, kıçı üzerine düşer. Bir iki tereddütten sonra, ayakta durmaktan zevk alan çocuk, eşyalara tutunarak sıralamaya başlar. On ikinci aya doğru kendiliğinden bir iki adım atmayı öğrenir. Ancak çocukların % 6’sı ilk yaş günlerine doğru yürümeyi becerir. Bir kısmı dokuzuncu ayda, bir kısmı ise ikinci yaşın ilk üç ayında, yürüme yeteneğine kavuşur. Nadir olarak yedinci ayda bile yürüyebilen ve bir buçuk iki yaşma doğru da yürümeyi geciktiren çocuklar vardır, ama bunlar istisna teşkil eder.

UYKU

Süt çocuğu, gününün büyük bir kısmını uykuyla geçirir. Yeni doğan çağında, sağlıklı bebek devamlı uyur. Çocuk büyüdükçe, uyanık kalma süreleri devamlı artar. Bazı kere ağlamayla birlikte birden uyanır. Doyurulunca tekrar uyur. Belirli bir zaman sonra da ağlamadan, yatağında uyanık kalmaya başlar. Uyku her çocukta değişir. Gürültü ve kuvvetli ışık, yeni doğan bebeğin uykusunu bozar. Aç çocuk uyumaz, altı ıslak çocuk,

Çocuk Neden Uyumaz?: Çocuk uyumuyor, ağlıyor ve huysuzluk gösteriyorsa nedenini araştırmak lâzımdır. Bu nedenler sırasıyla şunlardır:

1- Gaz sancısı,

2- Açlık,

3- Çocuk hastalıkları,

4- Vücudunu inciten bir şey, 5- Altının kirlenmesi,

6- Uyku zamanı olmadığı,

7- Havanın çok soğuk ve sıcak olma-

8- Su ihtiyacı,

9- Yapısal olarak sinir sistemi düzensiz ve bozuk çocuklarda uyku düzensizlikleri çok görülür.

Süt çocukları için uyku süresi 2-4 saat kadardır. Uyku zamanı gelen çocuk, aşırı huysuzluk ve bazı hareketler gibi tipik belirtiler gösterirler. Sağlıklı ve rahat uyuyan bebek, her iki elini başının iki tarafına koyarak uyur. Eğer çocuk elleri kolları sarkık uyursa, bir rahatsızlık olup olmadığı araştırılır.

Düzenli bir uyku için bebeği düzenli aralıklarla doyurmak, gazını çıkarmak ve temizliğine dikkat etmek gereklidir. Bu tedbirler alındıysa, çocuk her mama zamanı rahatça uyanır ve düzenli uyur.

Çocuklar yalnız geceleri, uykusu bölünmeden uyumalıdır. Çocuklar türlü şekillerde, sırtüstü, yüzükoyun, sağa ve sola dönük olarak yatırılır. Devamlı sırtüstü yatan çocuğun başı yassılaşır. Fazla gazlı çocuk karın üstü yatmakla, daha rahat eder ve iyi gaz çıkarır. Anneyle bir yatakta yatmamalıdır. Daima aynı ve alıştığı yerde, yalnız yatırılmalıdır.

Devamlı Uyku: Bir çocuk devamlı uyuyorsa, bir neden aramak lâzımdır. Bunlar:

1- İlâç ve gıda zehirlenmeleri,

2- Sıcak ve güneş çarpması,

3- Ateşli hastalıklar,

4- Beyin hastalıkları,

5- Böbrek yetmezliği (Üremi) gibi nedenlerdir.

Yalancı Emzik ve Sallama: Yalancı emzik ve sallama, uyku için sakıncalı yöntemlerdir. Emzik seyrek ve temiz kullanılırsa, bir dereceye kadar hoş görülebilir.

Emziğin zararları:

1- Emzik çok çabuk kirlenir, hastalık bulaşmasına sebep olur.

2- Hava yutmalarına sebep olabilir,

3- Emzikli çocuk çok kere sallanmak ister, devamlı bu şekilde uyutulmaya alışır. Bu durum annenin çok zamanını alır ve öteki hizmetleri aksar. Normal bir bebek sallanmadan uyutulmalıdır.

4- Devamlı emzik kullanmak, ağız ve çene kemiklerinde şekil bozukluklarına neden olabilir.

Parmak Emmek: Parmak emmeye, açlık ve uykusuzluk önemli bir nedendir. Çocuğa fazla bir zararı yoktur. Tedavi gerektirmez. Ekseri baş parmak emilir. Bu alışkanlık ileri yaşlara kadar devam ederse, parmaklarda küçülme ve şekil bozuklukları görülebilir.

Çocukları hastalıklardan korumak için başlıca yapılması gerekenler şunlardır:

1- Koruyucuyu hekimlikte başlıca amaç, hastalığın belirti vermeden önce yani gizli döneminde teşhis edilmelidir.

2- Sekelden(1) korumak için, belirti veren hastalıkların erken tanınması ve uygun tedavinin tatbiki gereklidir.

3-  Yerleşmiş müzmin (kronik) hastalıklarda, sakatlık fazla ilerlemeden önleyici tedbirler alınmalıdır.

4- Genel sağlığın korunması için, iyi ve dengeli beslenmelidir.

5- Gece-gündüz, yaz-kış ve iklim şartlarına göre giydirilmelidir.

1) Sekel: Hastalık geçtikten sonra kalan arıza.

6- Çocuğun temizliğine özen gösterilmelidir.

7- Hastalıklardan korunmak için gerekli aşıların uygulanmalıdır.

Yukarıda 7 maddede sıraladığımız hususlara itina gösterilerek, çocuk korunmasında önemli mesafe kat edilir. Aşağıda da bazı detaylara inerek gerekli bilgileri vereceğiz:

1- Koruyucu çocuk hekimliğinde, en önemli olan, fizikî ve ruhsal gelişimin sağlanmasıdır. Çocuk büyüme ve gelişme devrelerinde iyi gözlenmelidir.

2- Çocuk sağlığının korunmasında genetik etkenler (soya çekme faktörü), rahim içi hayatı, annenin gebelik dönemi de dikkate alınmalıdır.

3- Yeni doğan bebeğin, özellikleri ve doğuştan anomalileri, zamanında değerlendirilmelidir.

4- Yeni doğan çağında bebek, ilk 24 saat içinde ve 15 gün sonra, tekrar çocuk hekimi tarafından muayene edilir. Bundan sonra, 6 aylığa kadar her ay; 6-12 ay arası 2 ayda bir, 2-4 yaş arası 6 ayda bir, çocuk normalken bile genel muayeneden geçirilmelidir.

5- Süt çocukluğu döneminde ağırlık, boy, baş ve göğüs çevresinin ölçülmesi çok önemlidir. Çocuğun aklî gelişmesi, çeşitli yöntemlerle tetkik edilmelidir.

6- Kan ve idrar tahlilleri, doğuştan metobolizma hastalıkları, kan hastalıkları araştırması yapılmalıdır.

7- Annenin ve babanın kan gruplarının, doğum öncesi tayini, doğacak ve doğmuş bebeğin korunmasında yön göstericidir.

Çocuğu Korumada Beslenmenin Önemi: Normal bir beslenme için annelere ve bakıcılara gerekli bilgi ve destek sağlanmalıdır. Normal beslemede, çocuğa lâzım olan, bütün ihtiyaç maddeleri anne sütünde ve diğer bütün gıdalarda vardır.

Ancak D vitamini ilâvesi gereklidir. Diğer vitaminler ise, çocuğun durumuna göre ayrıca verilmelidir. Az ve aşırı beslenmede, küçük yaşlarda hastalık ve ölüm oranı yüksektir.

Süt çocukluğu çağının ikinci ayından sonraki yetersiz beslenmelerde, ilk önce demir eksikliği belirtileri ve bunun zararları görülür. Demiri yeterli gıdalar verilmesi, bebeği bu riskten kurtarır. Ayrıca bebeklik çağında, sulara katılan fluor, muhtemel diş çürüklerini önler.

Önemli sorunlardan birisi de anne sütünün kesilme zamanıdır. Yaz ayları haricinde, 12. aya doğru anne ve çocuk arasında, küçük bir mücadeleden sonra bu iş tamamlanmalıdır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ