Antioksidan Sınırı

Antioksidan Sınırı

C ve E vitaminleri, en iyi bilinen (ve üzerinde en fazla çalışılan) antioksidanlar arasındadır, ancak diğer birçok vitamin ve mineralin de benzer etkileri vardır. Antioksidanlar tüm sağlık açısından önemli olduğundan, bu besin maddelerinin ne olduğunu ve kadınlar arasında yaygın olan bir düzine hastalığa ve duruma karşı nasıl koruduklarını açıklamak için biraz zaman ayırmaya değer.
Hücreleriniz çalışırken, enerji yaratmak için oksijen kullanırlar. Ancak normal metabolik işlemler sırasında, bazı oksijen molekülleri bir elektron kaybeder ve bu elektron dengesiz hareket eder. Serbest radikaller denen bu moleküller, elektronları diğer moleküllerden ayırma yoluyla kendilerini stabilize etmeye çalışarak vücudunuzun etrafında hızla ilerlerler. Bunu başardıklarında, daha fazla serbest radikal yaratırlar -ve bu süreç içerisinde sağlıklı doku¬lara zarar verirler.
Her gün, vücudunuz serbest radikaller tarafından yüzlerce saldırıya uğrar. Serbest radikal hasarı, düşük yoğunluğa sahip lipoproteinin (LDL, “kötü” kolesterol) atardamar duvarlarına yapışmasına ve kanın akşını aksatmasına veya bloke etmesine neden olur. Serbest radikaller hücrelerdeki DNA’ya hasar verdiğinde, bunun sonucu kansere neden olan hücre mutasyonları olabilir. Serbest radikaller gözlerdeki dokulara hasar verebilir ve ileri yaşlarda görüş kaybının başlıca nedeni olan katarakt veya makula dejenerasyonuna sebep olurlar. Birçok bilim adamı, serbest radikallerin yaşlanmanın arkasındaki esas güç olduğuna inanmaktadır.
Serbest radikalleri tamamen elimine etmenin yolu yoktur. Gördüğümüz gibi, onlar vücudumuzun metabolizmasının normal bir yan ürünüdür. Onlar aynı zamanda, güneş ışığı, çevre kirliliği, tütün dumanı, sıradan günlük aşınma ve yıpranmalara maruz kalınmasıyla da oluşurlar. Doğa, serbest radikallerin zararlı etkilerini önceden görmüş ve buna göre birçok karşı tedbir yaratmıştır. Tıpkı vücudunuzun serbest radikaller üretmesi gibi, doğa da “isteyerek” kendi moleküllerini yağmacı moleküllere teslim eden enzimler olan antioksidanları üretir. Diğer bir değişle, bunlar esasen potansiyel hasarı önleyerek serbest radikaller ile vücudunuzun hücreleri arasına girerler. Buna karşın, antioksidan enzimlerin yapabileceği sadece bu kadardır.

Antioksidan Sınırı

Aslında, serbest radikaller ordusu tarafından kolayca alt üst edilebilirler.
İşte böyle bir zamanda kadınların rezervlerin besinlerde ve birçok takviyede bulunan antiok-sidan besin maddeleri yardımına ihtiyacı vardır. Bunlar, antioksidan özelliği olan yüzlerce doğal besin bileşiğidir. Bu bileşiklerin asıl avantajı, vücudunuzun doğal enzimlerinin aksine, akıl almaz miktarda bulunmalandır. Sağlıklı besinler yiyip, gerektiğinde takviye aldığınız sürece, depoyu sürekli dolduracaksınız demektir.
Antioksidanlarla ilgili herhangi bir tartışmada, C ve E vitaminlerine çok fazla gönderme yapıldığını göreceksiniz -bunun nedeni, bu vitaminlerin bilim adamlarının üzerinde en fazla çalıştığı vitaminler olmasıdır. Ancak bunların, koruyucu bileşiklerden oluşan dev ordunun sadece küçük bir bölümü olduğu unutulmamalıdır.
Örneğin, çoğu multitakviyede yer alan çinko ve selenyum güçlü antioksidanlar gibi hareket ederler. Aynı şekilde, çoğu B vitamini ve magnezyum gibi mineraller de aynı işi görürler. Her ne kadar her bir antioksidan kendi kendine etkiliyse de, en iyi beraber çalıştıklarında fayda sağlarlar. Örneğin, E vitamini keşfedilmiş en güçlü antioksidanlardan biridir ama vücutta hızla tüketilir. Aynı anda C vitamini de alırsanız, E vitaminini “şarj” ettirir ve vücudunuzu daha uzun süre korumasını sağlar. Bu, sağlık uzmanlarının insanları birçok farklı sağlıklı besin almaya ya da tek tek antioksidanlar yerine multivitaminler almaya teşvik etmelerinin sebebidir. Aldığınız antioksidanların çeşidi ne kadar fazlaysa, o kadar koruma elde edersiniz.
Elbette vitaminler ve mineraller serbest radikallerle savaşmaktan fazlasını yaparlar. İleriki sayfalarda, takviyelerdeki ve yiyeceklerdeki önemli besin maddelerinin, bugün birçok kadının karşılaştığı en ciddi sağlık tehdit eden konuların bazılarını önleyebilmedeki rollerine değineceğiz.

‘