Kadın, Gebelik, Yemek Tarifleri, Güzellik ve Bakım

Gebelikte Kadınları Bekleyen Tehlikeler

  • 05 Şubat 2011
  • 3.792 kez görüntülendi.
Gebelikte Kadınları Bekleyen Tehlikeler

Gebelikte Kadınları Bekleyen Tehlikeler

Dr. Hüseyin Mutlu anlattı:

1) Düşük tehdidi ve düşük:
Gebeliklerin yaklaşık yüzde 50’sinde ilk 3 ayda kanamalar olabilir. Hafif damla tarzında olabildiği gibi pıhtılı yoğun kanamalar da görülebilir. Ultrasonografik tetkikte bebek canlıdır, muayenede rahim ağzı kapalıdır ve aktif kanama saptanır. İlk 3 ayda progesteron türü ilaçlarla kanama engellenmeye çalışılır. İkinci 3 ayda ise vajinal kanama rahim ağzının açılmasının belirtisi olabilir ve düşüğe neden olabilir. Bu nedenle ikinci 3 ayda olan kanamalarda ultrasonla rahim kanalı uzunluğu ve açıklığına bakılır. Kısalma saptanırsa dikiş atılması gerekebilir.
2) Dış gebelik:
Gebeliklerin yüzde 2si dış gebelik olarak karşımıza çıkar. Bunların büyük bölümü rahim kanallarındaki dış gebeliktir. Adet gecikmesi ve gebelik testi, normal gebelikteki gibi olabilir. Hatta bulantı ve kusmalar da görülebilir. Fakat ultrasonografide rahim içinde gebelik görülmez. Genellikle rahim kanalı içinde gebelik kesesi ve bebek görülebilir. Karın içinde kan da görülebilir. Karın içi kanamayla acilen başvuran genç kadınlarda öncelikle dış gebelik olup olmadığına bakılmalı. Erken dönemde saptanırsa ve karın içine kanama yoksa bazı ilaçlarla tedavi edilebilir. Karın içi kanama olduğunda ve dış gebeliğin daha büyük olduğu dönemlerde laparoskopik cerrahiyle tedavisi yapılır.
3) Gebelik şekeri:

Gebelikte Kadınları Bekleyen Tehlikeler

Hamileliklerin yaklaşık yüzde 3-8’inde gebelik şeker hastalığı saptanır. Gebelik şekerinin bebek üzerine etkisi gerçek diyabetteki gibidir. Bebekte ileri derecede kiloya, bebeğin içinde yüzdüğü sıvıda aşırı artışa, kontrolsüz vakalarda bebeğin kaybına neden olabilir. Teşhis genellikle 24’üncü gebelik haftasından sonraki şeker tarama testleriyle konulur. Tedbir olarak diyet ve bazen insülin tedavisi gerekebilir. Anne karnındaki bebeğin yakından izlemi ve doğum zamanı yoğun bakım koşullarının iyi olan merkezlerde gerçekleştirilmesi önerilir. Doğumdan 8 hafta sonra şeker yükleme testi yapılmalı. Çünkü gebelik şekeri olan kadınların yaklaşık yüzde 20’sinde 10 yıl içinde gerçek şeker hastalığı teşhis edilebiliyor.
4) Gebelik hipertansiyonu:
Hamileliklerin yaklaşık yüzde 2-3’ünde tansiyon yüksekliği meydana gelebilir. Sıklıkla 5’inci aydan itibaren görülür. Tansiyon değerleri 140/90 mm cıva üzerinde ise teşhis konur. 160/90 mm cıva üzerinde ise ağır hipertansiyon adı verilir. Özellikle annenin nöbetler (eklampsi) geçirme riski, plasentanın erken ayrılması (dekolman) bebek kayıpları görülebilir. Ağır hipertansiyonda tek çözüm doğumun gerçekleştirilmesidir. Daha hafif formlarda takip ve miada yakın doğum gerçekleştirilebilir. Özellikle ileri yaş anneliği, önceki gebeliklerde tansiyon yükselmesi olanlar ve kilolu kadınlar gebelik hipertansiyonu açısından risk grubundadır.
5) Erken doğum:
Hamileliklerin yaklaşık yüzde 12’sinde erken doğum ağrıları başlar ve rahim
açılmasına neden olarak miadından önce doğuma neden olur. Bebek ölümlerinin en sık sebebi erken doğumlardır. Özellikle 28 haftadan küçük çok erken doğumlarda
kayıp çok daha yüksektir. İleri anne yaşı (35’ten büyük) veya çok küçük anne yaşı (17’den küçük), düşük sosyoekonomik durum, önceki hamileliklerde erken doğum hikayesi, düşük anne ağırlığı, sık idrar yolları enfeksiyonları, genital enfeksiyonlar, rahmin doğuştan şekil bozuklukları ve rahim ağzı yetmezlikleri erken doğum için en sık risk faktörleridir. Erken doğum belirtileri düzenli gelen ve rahim ağzında açılmayla birlikte olan rahim kasılmalarıyla kendini gösterir. Rahim açılması gerçekleşmemişse erken doğumu engelleyici tedaviler ve bebek akciğerlerinin olgunlaşmasını sağlayan ilaçlar yapılması gerekir. Erken doğumların yenidoğan yoğun bakım koşulları iyi olan hastanede yapılması önerilir.
6) Erken su gelmesi:
Gebeliklerin yüzde 10’unda miadından önce su gelmesi olabilir. Genelde suları
gelen hamilelerin yüzde 60’ı ilk 24 saat içinde doğum yapar. Erken doğumların en sık nedenlerinden biridir. 24 saatten uzun süren su gelmesi durumlarında bebeğin enfeksiyona maruz kalma olasılığı vardır ve bu nedenle antibiyotik tedavisi gerekir. Ayrıca gebelik haftasına göre bir süre takip veya yoğun bakım koşullarında doğum yapılması planlanmalı.
7) İdrar yolları taşları ve enfeksiyonu:
Hamilelikte idrar yolları taşlarının görülme sıklığı 1500’de 1 ‘dir. Bu sıklık hamile olmayanlarda da aynıdır. Sebep olarak progesteron hormonunun idrar yollarında gevşemeye neden olması ve büyüyen rahmin idrar yollarına yaptığı bası olabilir. İdrar yollarındaki küçük taşların idrar yollarından hareketi özellikle ikinci ve üçüncü 3 aylık dönemde daha da zorlaştığından yüzde 80-90’ı bu {dönemlerde belirti verir. Küçük taşlar 4 mm ve daha küçükleridir, iarın yaklaşık yüzde 65’i kendiliğinden düşer. 7 mm ve daha büyük olanlarda ise müdahale gerekebilir. İdrar yollarında tıkanmaya neden olan taşlar hamilelikte acil bir durumdur. Çünkü idrar yolları enfeksiyonuna, idrar borusu komşuluğunda apse, bazen sepsis adı verilen yaygın enfeksiyon ve ölüme kadar uzanan tehlikeli tablolara neden olabilir. idrar yollarındaki taşların yarattığı ağrı, enfeksiyon erken doğumağrıları ve erken doğuma da neden olarak bebeği sıkıntıya sokabilir. Hamilelik öncesi taş hikayesi olan anne adaylannın süt ve süt ürünlerini dikkatle kullanmaları önerilir.
8)Plasenta previa:
Plasentanın normal yerleşimi ön,arka, yan duvarlardır ve rahim ağzından uzak bir
konumdadır. Bazen plasentanın rahim ağzını tamamen veya kısmi olarak kapatması söz konusu olabilir. Bunun adı plasenta previa’dır. 200 gebelikten birinde görülebilir. İleri anne yaşında, rahim cerrahisi geçirenlerde, tekrarlayan düşük ve kürtaj öyküsü olanlarda daha sık görülür. Plasenta previa’nın kanaması
acil bir durumdur ve hemen hastaneye gidilmesini gerektirir. Sıklıkla kanama fazla miktarda olduğundan gebelik haftasına bakılmaksızın doğum gerekebilir.
9) Dekolman plasenta:
Plasentanın yapıştığı yerden zamansız ayrılmasıdır. Sıklığı yüzde 1 civarındadır. Hem anne hem de bebek açısından ciddi bir durumdur. Plasenta yarıdan fazla ayrıldığında bebek kaybedilebilir. Ayrıca pıhtılaşma faktörlerin tükenmesine bağlı anne hayatını tehdit eden ciddi sorunlar görülebilir. İleri anne yaşı, hipertansiyon, annedeki pıhtılaşma problemleri, travma ve sigara içimi dekolman için risk faktörüdür. Dekolman plasentada vajinal kanama, karnın ileri derecede sert olması gibi belirtiler olur ve acilen operasyon gerektiren bir durumdur.
10) Gebelik kolestazı:
200 gebelikten birinde görülür. Bir tür karaciğer rahatsızlığıdır. Erken dönemde
kaşıntıyla kendini belli ederken ileri dönemlerde sarılıkla beraber olabilir. Kaşıntı ellerde ve ayaklarda sıklıkla görülür. Bazen bütün vücuda yayılabilir. Özellikle gece
kaşıntıları hamilelerin uykusunu kaçırabilecek düzeyde bile olabilir. Sebebi belli değildir, ancak vakaların üçte ikisi hamileliğin son aylarında bu sorunla karşılaşır.
Bebeğin doğumuyla birlikte şikayetler hızla kaybolur. Kaşıntıyla birlikte gözlerin aklarında sararma, idrarda koyulaşma ve büyük abdestte rengin açılması da
görülebilir. Halsizlik, yorgunluk ve iştahsızlık da olabilir. Gebelik karaciğer kolestazı düşünülen anne adaylarında viral hepatitler ve safra yolu taşları da düşünülmesi
gerekir. Kesin teşhisi ise safra asitlerinin ölçümü koydurur. Gebelik kolestazı ilaçla tedavi edilir. Hastalık anneye verdiği rahatsızlıktan çok anne karnındaki bebeği de etkileyebilmesi açısından önemli. Çünkü anne karnında bebek ölümleri ve bebeğin oksijensiz kalmasına yol açabilir. Ayrıca erken doğum ve bebekte doğum esnasında sorunların meydand gelmesine neden olabilir. Bu tanıyı alan gebelerin yakından takip edilmesi gerekir. Gebelik karaciğer kolestazı annede diğer tıkanma sarılıkları gibi pıhtılaşma zamanını etkiyebildiğinden doğumda mutlaka kanama-pıhtılaşma testleri yapılmalı. Yeni doğanın korunması için doğumdan sonra K vitamini yapılması önerilir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ