Kadın, Gebelik, Yemek Tarifleri, Güzellik ve Bakım

Gerçek Güzellik

  • 14 Eylül 2010
  • 3.497 kez görüntülendi.
Gerçek Güzellik

Bana, upuzun burnunuz, büyük bir ağzınız, çok dar ya da çok geniş bir alnınız olduğunu söyleyebilirsiniz; ama, ben yine de size güzel olabileceğinizi güvenle bildirebilirim. Çünkü, insanlar düzgün çizgilerine karşın pek de güzel olmayabilirler. Tarihin ünlü güzelleri arasında, çizgileri gerçekten kusursuz olanların bir iki’yi geçeceğini sanmıyorum.
Tuvalet masanızın üstünde, sürekli olarak kullandığınız, güzellik müstahzarlarıyla donanmış bir makyaj takımı olduğuna eminim. Büyük markalar güzelliğe özen konusunda size birçok şey öğretirler. Kremlerin, kokulu losyonların yanında, size daha çekici bir görünüş vermek için pek yetenekli kozmetikler sunarlar.
Ama, benim size sözünü etmek istediğim güzellik, günbitimiyle soluveren bu soy güzellik değildir.

Öz Güzelliğiniz

Ben size ıkendi kişisel güzelliğinizden söz etmek istiyorum. Gerçek güzellik birçok niteliğin birleşmesinden doğar. Şunu aklınızdan hiç çıkarmayın: bu bileşim sizin öz malınızdır ve yeryüzünde hiç kimsenin buna sahip olma olanağı yoktur.
Bugün bile, bu güzellik elinizin altındadır. İster farkında olun, ister olmayın, güzelliğinizin altın çağında yaşıyorsunuz! Tarih boyunca hiç bir çağda, KADIN, bugünkü kadar, güzelliğe böylesine yakın, onu yakalama şansına böylesine sahip değildi.
blank
Eski Mısır’da, yalnızca kraliçeler güzelliği için gerekli yağ ve merhemleri kullanıyordu. Bunları, güneşten kavrulmuş, esmer tenine, cildinin bakımına ayrılmış bir köle uyguluyordu. Eskiden bu iş çok zor ve pahalıydı. Temiz bir kadın olabilmek için zengin olmak ve kölelere sahip olmak gerekiyordu.
Ortaçağ’da, özel banyo odaları yoktu ve eminim, kadınlar, yıllarca yıkanma olanağı bulamıyorlardı. Şövalyeliğin doğduğu çağda, romantik şatolar parfümlerin bile yok edemediği pis bir kokunun içinde bunalıyordu.
Hattâ bazen, güzelleşebilmek amacıyla, kadınlar kan aldırıyorlardı. Yüzlerine renk gelen kadınlar, hemen bir ebe ya da hekim çağırtarak kan aldırıyor ve günün modasına uygun solgunluklarına kavuşuyorlardı.
Tarım alanında çalışan amerikalı kadınlar kendilerine ayıracak bir dakika bile bulamıyorlardı; önce, yaşamaları gerekiyordu. İçin için özledikleri, ama durmadan ihmal etmek zorunda kaldıkları güzelliğe kavuşma arzusuyla yanıyorlardı. Uğraştıkları işler, ellerini, yüzlerini kırıştırıyor, sertleştiriyordu.
Gittikçe trileşen vücutları, yeterli ve uygun besin almamak, bir türlü dinlenememek ve hekim bakımı görmemekten, biçimsizleşiyor;kırk yaşından önce birer ihtiyar kadın oluyorlardı.
Bu çağda siz ne kadar talihli olduğunuzu anlıyorsunuz, değil mi?

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ