Kadın, Gebelik, Yemek Tarifleri, Güzellik ve Bakım

Sifiliz (Frengi)

  • 26 Haziran 2010
  • 7.963 kez görüntülendi.
Sifiliz (Frengi)

Sifiliz (frengi)
“Treponema pallidum” yun neden olduğu sifiliz, I980}li yıllardan beri tüm dünyada artmaktadır.
Erişkindeki primer vakaların artmasına paralel olarak konjenital sifiliz vakalarının sayısı da artmaktadır; bu nedenle klinisyenler Önemli sekelleri olan bu intrauterin enfeksiyon konusunda dikkatli olmalıdırlar.
Nasıl bulaşır?

T. pallidum, esas olarak cinsel yolla bulaşmakla birlikte, fetüse sıklıkla transplasental yolla bulaşır (plasenta yolu ile), ancak nadir olatak intrapartum (doğum esnasında) enfeksiyon geliştiği de bildirilmektedir.
Perinatal bulaşma primer ve sekonder sifiliz döneminde %50’dir (erken latent %40; geç latent %10). Tedavi edilmemiş tersiyer dönemdeki sifilizde fetüse bulaşma nadirdir. Tedavi edilmemiş primer veya sekonder sifilizU bir annenin normal bir çocuk doğurma olasılığı %20 kadardır. Gestasyonun geç dönemlerinde gelişen matemal enfeksiyonda ise%ÎO perinatal ölüm ve %IÖ konjenital sifiliz görülmektedir.

Anneden bebeğe bulaşma ihtimali nedir?

Sifiliz (frengi)

Sifiliz (frengi)

Tedavi edilmemiş gebelerden doğan yenidoğanların %70-100 ka-darı sifılizli doğarken, gebelikte uygun tedavi edilelenlerde bu oran %l-2 kadardır.
Klinikte nelerle karşılaşılır?
Konjenital sifiliz, perinatal ölüm, erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek, konjental anomaliler, yendioğanda aktif konjenital sifilize neden olur.
Fetal hasar ve kongenital enfeksiyon bulguları 18-20. gebelik fciftasından sonra görülür.
Enfekte yenidoğanların %50’si başlangıçta asemptomatiktir.
Konjenital enfeksiyonu olan çocuklarda el ayaları ve ayak tabanlarında da görülebilen veziküler veya büllöz döküntüler saptanabilir; ayrıca kronik rint, makülopapüler döküntü, anormal BOS bulguları, pnömoni, miyokardit, nefroz, psödoparalizh nonimmun hidrops, “condylomata lata”, hepatosplenomegali ve yaygın lenfadenopati olabilir.
Bu bulgular doğumda olmayabilir; sıklıkla yaşamın ilk haftalarında gelişmektedir.

Kemik lezyonlan röntgende l .-3. ayda saptanabilir; periosteumun elevasyonuna neden olan metafizyal tutulum ve sıklıkla humerus ve übiayı tutan osteomiyelitik lezyonlar konjenital sifilize özgül olup, konjenital sifilizU çocukların %90hnda görülürler. Osteokondrit ve periostit ağrılıdır; ağrı ilgili ekstremitenin hareket ettirilmemesine neden olabilir (Parrot’un psödoparalizjsi).

Nasıl tanı konur?

Kan tahlili yapılır ve antikorlar aranır. Lezyonu olanlardan örnek alınarak mikroskop altında etken olan spiroket aranır.
Bütün gebeler, özeliklike riskli olanlar onamlan alınarak HIV ve sifiliz açısından mranmakâır (kanıt düzeyi IB). Lezyonu olanlar (şankr, burun akıntı-sı) dan alınan örnek karanlık alanda incelenir ve hareketli spiroketler görülür. Özgül olmayan serolojik testlerle (VDRL, RPR) tarama yapıhr. VDRL ve RPR testleri in kullanılan antijenler kardiyolipindir; yalancı pzotif sonuçlar verebilir. Pozitif sonuçlar TPHA, FTA-ABS yöntemlerle doğrulanır.
Yeni doğanda tanı nasıl konur?
Annede olduğu gibi kan tahlilleri ve mikroskopik inceleme yapılır.
Yenidoğanda tam annede olduğu gibi karanlık alan incelemesi, serolojik inceleme ile yapılır. Matemal Öykü, matemal seroloji veya fizik muayene bulguları nedeniyle konjenital sifiliz tanısından şüphe edilen tüm yenido-ğanlar, (a) sifilizin klinik bulguları açısından ayrıntılı fizik muayene, (b) seroloji (mümkünse özgül IgM dahil), (c) uzun kemiklerin radyolojik tetkiki ve (d) lomber ponksiyon yapılarak BOS’un hücre, protein, karanlık alan incelemesi ve VDRL testi (RPR değil) ile değerlendirilmelidir. Plasenta, lokal villit bulguları ve spiroketler açısından incelenmelidir.

Tedavi nasıl yapılır? Etkili midir?

Sifiliz erken tanınıp gebeliğin 18. haftasından önce tedavi edilebilirse fetüsün zarar görmesi ve konjenital enfeksiyon bulgularının gelişmesi %98 oranında önlenir.
İlk üç aydan sonra yani geç başlanan tedavi durmunda %14 oranında başarısızlık olur.
Tarama ve doğrulama testleri pozitif olanlar ve sifilizli biriyle cinsel ilişkisi olanlar hemen tedavi programına alınır.

Tedavide ilk tercih edilecek antibiyotik penisilindir (kanıt düzeyi IA). T.pallidum’da penisiline karşı henüz direnç gelişmemiştir.
Primer, sekonder ve erken latent sifilizde benzatin penisilin G, 2,4 mit-* yon Ü, İM tek doz (her iki kalçaya 1,2 milyon Ü şeklinde) kullanılır.
Geç latent, tersiyer ve süresi bilinmeyen sifilizde benzatin penisilin G, toplam 7,2 milyon U (haftada bir 2.4 miyon Ü, İM, her iki kalçaya 1,2 m U şeklinde) uygulanır.
Nörosifilizde ise kristalize penisilin G, 12 -24 milyon Ü gün (2-4 milyon Ü IV infüzyon, her 4 saatte bir) 10-14 gün müddetle veya prokain penisilin G, 2,4 milyon Ü İM (+probenesid 500 mg PO /gün; ülkemizde preparatı yok) 10-14 gün müddetle uygulanır. Seftriakson diğer bir seçenektir; 250 mg /gün, İM, 10 gün müddetle başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Tedavi esnasında erken dönem sifilizli hastaların %50 kadarında Herxheimer reaksiyonu (ilk penisilin dozundan 6 ile 8 saat sonra yüksek ateş, genel kırgınlık, baş ağrısı, terleme, sifiliz lezyonlannda aevlenme) gelişebilir.

Çocukların tedavisi nasıl yapılır?

Şüpheli veya kanıtlanmış hastalığı olan çocuklara 10- 14 gün süre ile kristalize penisilin G tedavisi uygulanır;
50,000 ünite/kg/doz 12 saatte bir kristalize penisilin yaşamın ilk hafta¬sında 12 saatte bir, 7. günden sonra 8 saatte bir olacak şekilde 10-14 gün IV olarak verilir. Bazı çocuklarda Herxheimer reaksiyonu gelişmektedir.
‘Normal BOS bulguları ve normal uzun kemik grafileri olan asempto-matik vakalara yaklaşım da annenin tedavi uyumuna göre yapılmaktadır. Annenin doğumdan önce en az bir ay süre ile uygun dozlarda penisilin tedavisi aldığı kanıtlanırsa ve bebeğin uzun süreli izlemi yapılabilecek ise tedavisiz izIem uygulanabilir. Olguların büyük kısmını oluşturan diğer durumlarda ise 10- 14 günlük i.v. kristalize penisilin tedavisi önerilmektedir.
İzlem nasıl olmalıdır?

Özgül olmayan antikor testleri (VDRL, RPR) tedavi sonrası 1,3, 6, 12 ve 24. aylarda kontrol edilmelidir. Tedavi sonrası 6. aya kadar titre 4 kat düşmeli, 12- 24 ay sonra negatif olmalıdır. Dört kat düşmeyen veya negatifleşmeyen testler, tedavi yetmezliği veya yeniden tekrarlayan enfeksiyona işaret eder. Bunlarda tedavi rejimi tekrarlanmaldır. MSS (beyin-omurilik) tutulum ihtimalini değerlendirmek için lomber ponksiyon (belden beyin omurilik sıvısı alınması) yapılması gerekebilir.
Tedavi edilen bebekler 3 aylık iken ve daha sonra RPR ve VDRL titreleri düşene kadar her 6 ayda bir görülmeli ve serolojik testler, BOS incelemesi (başlangıç BOS bulguları anormal ise) ve klinik değerlendirme yapılmalıdır. Tedavi edilmeyen veya benzatin penisilin ile tedavi edilen vakalar ise l, 2, 4, 6 ve 12 aylık iken görülmelidir. RPR ve VDRL titreleri 3 aylık
iken, FTA-ABS titreleri ise 6. aydan itibaren düşmeye başlamalıdır.
Antikor titreleri yüksek kalırsa veya artış gösterirse yeniden değerlendirme ve tedavi şarttır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ